Ankara, Kızılcahamam ilçesine bağlı Ankara-Çerkeş karayolu üzerinde, sırtını "ÇEYİL" meşeliğine dayamış, sol tarafında heybetli Işık Dağı, sağ tarafında Büyük Asar dağı bulunan, suyu; kuzpınar, hambarkaya ve arduçtan gelen; asırlık "TEKNE ÇAMI" ile kökleri Orta Asyaya dayanan, ayrıldığında insanın içine bir burukluk ve ateş düşüren, o tadına doyulmaz Gövel Suyu olan bir "ANADOLU KÖYÜ'DÜR."
Köyümüzü; hiç görmeyen, bilmeyen, kimseyi tanımayan, bir köyünün olduğunun farkında olmayan, biz kimlerdeniz, kimlerle akrabayız gibi şeyleri bilmeyen köye gelsin.
Arefe günleri ve Cenazelerde muhakkak gayret gösterip köye gelmeye çalışalım.
Bayram günleri de köye gelelim, akraba, komşu, hısım kavim ziyareti ile kabristan ziyareti yapıp dönelim olur mu.? olur.



22 Haziran 2019 Cumartesi

GÜVEM BÖLGESİ TARİHİ ve TURİSTİK YERLERİ




1- Seyhamamı:
Kızılcahamam’a 18, Güvem’e 3 Km uzaklıkdaki Seyhamamı Kaplıcaları’nın, Haçlı Seferleri sırasında, Alman Orduları tarafından yaptırıldığı söyleniyor.
Eski ismi Kilise olan köye ismini veren eski Bizans kilisesi Candaroğlu beylerinden İskender Bey zamanında (XV.asrın ikinci yarısı) yıkılmış ve aynı yere bir cami inşa edilmiştir. Bu cami birkaç defa restorasyon geçirdiği halde, orijinal şekliyle hala ayakta ve ziyarete açık.
Osmanlı Alimi Ali Cevad , Seyhamamı’ndan, “Sek Hamamı” diye bahseder.

1943 Çerkeş depremi sırasında Seyhamamı tesisler harap olunca sonunda ufak bir tamiratla yeniden kullanılır hale gelmesi sağlanmış ve uzun yıllar ilkel bir şekilde kalmıştır.
Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan kaplıcaları şu an özel teşebbüs işletiyor ve sularının vasıfları itibarıyla Kızılcahamam Kaplıcaları seviyesindedir.
Yolu ve elektriği de bulunmasına rağmen kanalizasyonu yoktur ve konaklama ve kür tesisleri yeterli değildir. 1990 sonrası iki katlı bir otel yapılabilmiştir.
Ankara-İstanbul Karayolu’na çok yakın bir yerde bulunan Seyhamamı ve yakın çevresinin Jeolojik-Hidrolojik etüdleri ile 1/1000 ölçekli imar plânı yapılmıştır.
*****Ayrıca,Turizm Bakanlığı’nca 1988 de Seyhamamı’nın Ankara’ nın önde gelen bir kaplıca şehri olması projesi, teklif edilmiş isede bu proje bugün her ne hikmetse Asya Termalin olduğu yere ve Beypazarına kaydırılmıştır.

2- Miyala:
Süleler ile Kavaközü arasında enfes orman manzaralı yayla görünümlü eski bir otlak ve yerleşim yeridir.
Kuzey ve batı kısımlarında halk arasında “Gavur evleri” denilen eski yerleşim yerlerinin kalıntıları ve Erenler denilen ziyaret yerleri ve yol kıyısında küçük bir göl vardır.
Ayrıca Kavaközü istikametinde görülmeye değer devasa taşlar arasında yetişmiş dağ kavakları vardır.

3-Karagöl: 
İlçeye 35 km uzaklıktaki Karagöl’e, Güvem-Belpınar yolu ile gidilir. Çamlık tepelerle çevrili göl alanı oldukça geniş bir düzlüktedir.
Gölün uzunluğu 80, eni ise 35 m. civarındadır. Tipik bir krater gölü olan Karagöl bilhassa yaz aylarında ideal bir kamp ve piknik yeridir. Herhangi bir tesis olmamasına rağmen, bu mevsimde yoğun bir ziyaretçi akını yaşanır. Gölde balık yetişmiyor ve Bol miktarda sülük vardır.
Birdenbire derinleştiği için yüzmek de tehlikelir.
Göl çevresi günü birlik ziyaret ve çadır kampı için de oldukça uygundur.


4- Eldelek:
Karagöl’ den ayrılan bir orman yolu ile gidilir. Nefis ormanlar arasında geniş düzlüklere sahip Salın Yaylası var.
Bu yayladan sonra ağaç tipleri köknar ve sedire dönüyor. Bu bölümden itibaren çadır kampı için uygun düzlükler var. Osmanlı döneminde, saray için doğan ve şahin gibi avcı kuşlarının yetiştirildiği bölgede nefis kayalık yükseklikler ayrı bir güzellik arzediyor. 
Buradan Başköy yaylası, Semer-Orta yolu ve Başköy kalesine ulaşmak mümkün.

5-Başköy Kalesi:

Başköy, ilçemizden 35 Km. uzaklıkta olup. Kale köyün doğu yamacında bütün haşmetiyle duruyor. Yoldan devam edilerek, 10 Km sonra bir orman yoluna sapılarak, sulu Ilıman (Veya Ilıca) denilen yere geliniyor.
Buradan Kalearkası mevkiinden geçerek, araba ile 10 Dk. sonra
Kırlangıç mevkiine geliniyor. Buradan itibaren yürümek gerekiyor. Kırlangıç, yüksek ve açık bir yer.
Eskiden bulunduğu söylenen bir yel değirmeni harabesinden sadece çakıllar kalmış. Kırlangıç’dan, sol aşağı doğru oldukça sarp bir yokuş inilerek yaklaşık 20 Dk. Sonra Kale’nin eteğine varılıyor.
Kale volkanik bir kütleden meydana gelmiş ve işlemeye müsait bir yapısı var. İçindeki mağaralar da, zaten bu şekilde el ile işlenilerek meydana getirilmiş. 5 Kat olan kalenin zemininde, ahır olarak kullanıldığı belirtilen bir bölme var.
Celâlî isyanları döneminde ve Osmanlı’nın son yıllarındaki otorite ve istikrar boşluğundan dolayı yaşanan bazı haydutluk olaylarında kalenin üs olarak kullanılmış olması muhtemeldir. Kalearkası denen mevkiide ise sadece yıkık çakıl yığınları halinde duvar kalıntıları kalmış. Ancak girilmesi ve yürünmesi hayli zor olan orman içinde halâ sağlam olan kale duvarlarını görmek mümkün.
Kale akşama doğru ziyaret edilirse, genişçe ufkundan harika bir gün batışını seyretmek mümkün.

6-Işık Dağı: 
Ankara'nı Kızılcaham sınırları içerisinde Kızılcahamam Güvem Çerkeş güzergahı üzerinde Ankara'ya 115-120 km uzaklıkta ve 1950 mt yükseltide Volkanik bir dağdır.



7-Taşpınar Kanyonu (Güney):

Salın köyününün karşısında, Beşkonak köyünün arkasındaki dağların arkasında bulunan bir kanyondur.
Nadir Endemik bitkilerin bulunduğu kanyon Salın Yaylasının devamındaki Orman İşletmesinin önünden Beşkonak Fındıklı mahallesinin olduğu yere kadar devam eder.  

8-Dede Çamlar Yukarıkiseköyü ve Sipahiler mahallesi:

Kızılcahamam Güvem (eski nahiye veya bucak) civarında  bulunan Bu Asırlık Çamlar Ayrıca Beşkonak Köyünde, Kavaközü Köyünde ve Yukarı Kise köyünde bulunmaktadır.
Yazın sıcağında bu  Dede Çamların altında, Onların Rüzgarda çıkarttığı o sesleri dinlemek insanı bambaşka duygulara sürüklemektedir.
Özellikle Yukarı Kise köyünde bulunan 400 küsür yaşlarındaki  veya daha fazla yaşı olan   "Tekne Çamı" nın dibinde yazın sıcağını geçirmek bambaşka bir duygudur.

Eskiden bu Tekne Çamı’nın bi gıymuğu bile yakılmaz ve dokunulmazmıştı.
----
Fakat bugün gelin görinki bu Tekne Çamının köklerini kesiyorlar. Define arıyorlar çevresindeki  taşları kırıp mezar taşı yapıyorlar. yanından yol geçiyor.
Bu nasıl vicdansızlıktır. 
Ya hu!! bu ağaç ASIRLARDIR ayakta kalmış günümüze gelmiş bize ulaşmış. Hangi geri zekalı zihniyet bu ağacın kökünü dalını keser.
----
Tekne Çamı ANIT AĞAÇ olsun dedim kaymakam beye durumu bildirdim, 2020 yılında tırıktan bir  tabela koymuşlar. la adam bu tabeladan anlar mı! 
Eğerki bu ağaçla, çevre bakanı Murat Kurum ilgilenseydi bütün Kızılcahamam yetkilileri seferber olurdu.

Zaman kim haklı kim haksız elbette meydana çıkaracaktır.

Ne o makam kalır, ne isim kalır, 
amma o çam yerinde kalır!!! efendiler  


9-Gelin Kayaları:

Yukarı Kise Köyü Sipahiler (Isbaalar ) mahallesi taraflarında bulunan "Aslan Tarla"  veya Belpınar isimli yerin arkasında Kavaközü köyünün karşısında bulunan "Tüf " kayalıklarının rüzgar ve su erezyonuna uğrayarak aşınmaları sonucu meydana getirdikleri bu çökelti  binlerce  yıl önce tarihi oluşumuna başlamıştır.
Bu oluşumlar da ( gelinin cibinlikle atın üzerinde durmasına benzeyen şekiller ) köylülerin Efsane duygularını geliştirmiş, bunun  sonucunda  meydana gelen efsanede:
Eski ama çok eski zamanlarda burada yaşayan bir Garip kişi varmış.
Günlerden birgün garibin  evinin önünden de olacak ya bi  düğün alayı geçmektedir.
Davul, zurna, def, çampara bi hengame, bi güldürtü, bi bilmem ne, güle eğlene Kavaközü tarafından kerimler kürcü tarafına mı ne giderlermiş miş.
Garibin gafası o günde çok ağrıyomuş, bugada güldürtüyü galduramamış.
Düğün alayına baarmış “yapmayın etmeyin, başım ağrıyo, la aşıngidin “  filan dediysede davul, zurna, def, çampara, köçek eşliğinde garibin  annında bide utanmadan onu  alaya alu gibi oynayı oynayı vermişler. 
Giderlerkene de "Efsane" olacak ya garip  bi sinirlenmiş: " Daşolun emi"  demiş.
bu gada.


10-Fındıklı Bazalt Kayalar:
 Türkiye'nin Jeopark adı verilen ilk Jeoparkının ilk ayağı olma özelliği taşıyan  ve Jeolojik miraslar envanterinde kayıtlı "Bazalt Sütunlar" bugün asıl değerine kavuşmuştur. 
Güvem'i geçince Fındıklı mahallesindeki anayol köprüsünün sağ ve solunda taraflarında bulunur.



11-Çıkrık:



Köyün üsyanındaki yamaçlarında bulunan 1400 mt yükseltide bulunan bir yürsek yayla görünümündedir. 
Edirafında dumanlı dağlar, çoğunlukla yabani kavak ağaçları (titrek kavakda denir.), sarıçam, karaçam, gürgen, meşelikler, envai çeşit ahlat, kuşburnu, gilaburu ağacı (gizli bi yerde ), yabani elma, fındık bulunmaktadır.

-Burada bulunan bir su kuyusundan ismini almıştır. (kuyuyu namıdiğer odabaşların osman açtı derler)
 
-Guyunun suyu şifa niyetine içilirse biiznillah hasta sağlığına kavuşabilir.

-Burda Mehmet Akyol tarafından organize edilip yapılan bir de gölet bulunmaktadır.

-Gölette 2000 li yıllarda bolca balık ve yabani kuşlar varken bu gün  hiç bir şey bulunmamakta olup gölet ve çevresi vahşice katledilmiştir.
 
-Gölet yapıldığı ilk yıllarda endemik su bitkileri belirmişti. Hatta bazılarını akvaryumda yetiştirmiştik. 
 
 -Çıkrık platosunda bulunan yabani kavak ağaçları, sarıçam, karaçam, gürgen ve de meşelikler de bu katliamdan kurtulamamışlardır.
 
-Göletin suyu 2020 yılından köy halkının bostan bağ bahçe ve fidan yetiştirme işlerinde kullanılsın diye hizmete sunulmuştur.