OZAMATLARI
* Yaylada ilkbaharın en gözelini yaşaruduk.
* Hava bazan açar bazan bulutlanudu.
* Gövdeki bulutların saa sola gitmelerine hayretinen bakaruduk.
* Bazen guvvetli yaamulları dökü döküverüdü Cenabı Allah.
* Yamur yaancana evlere gaçaruduk.
* Emme evlerin üsdüde akarıdı.
* Millet daalardan gabuk, gürgen neyi toplarıdın.
* Evlerin üsdüne .
* Kiremüt yerine.
* Emme gabukdan da akarıdın mubarek.
* Taha sonraları naylun çıktı.
* Evlerin üstüne yaamur yaamasın deyi naylun örtmeye başladıla.
Tikat tikat:
okuyamaduğunuz yilleri fızlı fızlı okumıya gayret edin olumu?
Lüfden Okumadan
geçmeyin, Türkçenin ne kadar zengin bir dil olduğu karşımıza çıkıyor.
1 |
Aalat |
Ahlat |
2 |
Aamet, Aameda |
Ahmet |
3 |
Aanaşmak |
Anlaşmak |
4 |
Aarı |
Tarafı (Anuum bi afat bi öösger geldi Hamamdan
aarı.) |
5 |
Aarı |
Ağrı |
6 |
Aaşam |
Akşam |
7 |
Abıca |
Amca |
8 |
Abıca emmi |
Amca çocukları |
9 |
Abıla |
Yenge |
10 |
Acaplamak |
Kınamak |
11 |
Acas-Acans |
Haber |
12 |
Acep- Acap |
Acaba |
13 |
Adirese- Adires |
Adres |
14 |
Afat |
Tufan, Yağmur |
15 |
Afatlı |
Sinirli |
16 |
Afur |
Hayvanların saman, ot, yem yedüğü tahta veya betondan yapılan oluk |
17 |
Aganın - Ağasının |
Ağabeysinin |
18 |
Ağartı |
Seher Vakti |
19 |
Ağartmak |
Tertemiz yapmak |
20 |
Ağdırmak, Aadumak |
Bir şeyin üstüne bir şey koymak. oduna gideem) |
21 |
Ağıl |
Koyun barınağı |
22 |
Ağırlık |
Evlilik öncesi söz kesmek |
23 |
Ağnanmak |
At veya eşeğin toprağa yatıp sırtını kaşıması |
24 |
Ağrına gitmek |
Gücüne gitmek, dokanmak |
25 |
Ağrını çekmek |
Yükünü çekmek |
26 |
Ahacuk |
İşte |
27 |
Ak |
Beyaz |
28 |
Akdavar |
Keçi |
29 |
Aktarmak |
Tarlayı ikincikere sürmek, harmanda sapları altüst
yapmak |
30 |
Al |
Hile |
31 |
Al |
Kırmızı |
32 |
Alacanlı |
Ölmeye yakın, can çekişen |
33 |
Alagavuk |
Bir çeşit yenen ot |
34 |
Alat semet |
Üstün körü |
35 |
Aleysan |
Aliihsan |
36 |
Algun - Algın |
Eski yeraltu su yolu. |
37 |
Alını almak |
Birinin huyunu suyunu gizlisini öğrenmek |
38 |
Alınşakı, arın şakı |
İki Kaş arası |
39 |
Alma |
Elma |
40 |
An- ang |
İz, belirti işaret. (bizim tallanın an'ına yanaşma) |
41 |
Anafur |
Rüşvet |
42 |
Anater, anatar |
Anahtar |
43 |
Anazut |
İkisi altta biri üste üç parmaklı ot veya benzeri
şeyleri taşımaya yarayan alet |
44 |
Annac - Annaç |
Karşı |
45 |
Anuum |
Hayret etmek |
46 |
Apartuman |
Apartman |
47 |
Apdaslık |
Abdest alınan yer |
48 |
Apdılla |
Abdullah |
49 |
Apdıraman |
Abdurrahman |
50 |
Apıldama, Apalama |
Emekleme (böben apıldıyamadımı) |
51 |
Apışmak |
Aksilik halinde, tedbirsiz olunca şaşırmak. |
52 |
Apolyo- Apöllö |
Hoparlör |
53 |
Apsut - Epsit |
Öküz arabasında tekerin topu ve çemberi arasındaki
düz, sağlam çubuklar. |
54 |
Aralamak |
Kavga edenleri ayırma |
55 |
Aralamak |
Temizlemek ( zabahdan beri yıkıyyon taa aralıyamadım) |
56 |
Aralamak |
Kapı veya pencerenin açık kalması (gapının
aralığından bi bak oğlan geliyomu) |
57 |
Ardı ardıvidim |
Çok çalıştım, Durmadan vurdum |
58 |
Argın |
Yorgunluk hali. |
59 |
Arık |
Yaşlı ,yenmeyecek durumdaki hayvan eti. |
60 |
Arın |
Karşısı - alın |
61 |
Arınşakı |
Alın |
62 |
Arıntaşı |
Ocaklığın (şömine) arkasındaki yassı taş |
63 |
Ark |
Su yolu |
64 |
Aroo- Anuum |
Çok fazla (anuum çok oldu yarısını al) |
65 |
Arpalık |
Evin yanındaki verimli tarla |
66 |
Aruk, Arık |
Zayıf |
67 |
Asbut |
Kağnı tekerleği parçası |
68 |
Ataş |
Ateş |
69 |
Avara |
Boş gezen |
70 |
Avkulama |
Azarlama |
71 |
Avla |
Çit |
72 |
Avla - Avlağı |
Bahçe çevresini ağaçla veya taşla çevirmek |
73 |
Avsu |
Yılan sokması |
74 |
Avsulama |
Azarlama |
75 |
Avu |
Zehir |
76 |
Avul |
Evin zemin katındaki boşluk. Veya evin önündeki
çevrülü yer |
77 |
Avurt |
Yüzün iki yanında bulunan yanaklar |
78 |
Avurt |
Ağzın iç kısmı |
79 |
Avuz |
Doğum yapan mısmıl hayvanın ilk sütü |
80 |
Ayak yolu |
Wc |
81 |
Ayakçak |
Ekini turpanla biçerkene ayağa bağlanan çapraz ot
demeti |
82 |
Ayan |
Apaçık |
83 |
Ayan |
Çam veya gürgen ağacının bir iki metreden kesilmiş
hali |
84 |
Ayan |
Ağa |
85 |
Baaa bahıyon mu sen baa |
Bana bak bana (genelde gadunnar söyler) |
86 |
Baara bara |
Bağıra bağıra |
87 |
Baarsuk |
Bağırsak |
88 |
Badılcan |
Patlıcan |
89 |
Bağır |
Göğüs |
90 |
Bannak |
Parmak |
91 |
Başı bağlı |
Evli |
92 |
Başlı |
Henüz bitmemiş, |
93 |
Baynımak |
Gelişmek, ilerlemek |
94 |
Bazlama |
Saçta pişen ekmek |
95 |
Beğler - Beyler |
Erkek çocuk için söylenir,küçük bey |
96 |
Beketmek - Bekitme |
Bir şeyi kapatma |
97 |
Beleme |
Bebeği kundaklamama |
98 |
Belleme |
Ayakkabı altına vurulan deri veya lastikten yarım
pençe |
99 |
Belleme |
Küfür etmek |
100 |
Bere |
Yara |
101 |
Bılantı |
Bulantı |
102 |
Bıldır |
Geçen sene |
103 |
Bıngıl bıngıl |
Boşluk - yımışak |
104 |
Bıt Bıt |
Boş konuşan |
105 |
Bızaa |
Buzağı |
106 |
Bızalacı |
Hamile inek |
107 |
Bi aş git- la aş git |
Hemen git |
108 |
Bi sokum - Bi dıkım |
Bir parça |
109 |
Bicik - Bicek |
İnek yavrusu (buzağı) çağırma. Ge bicek bicek!! |
110 |
Biguruk - Bigıruk |
Az, Birazcık |
111 |
Bihamla |
Bir hamlede, bir kerede |
112 |
Bili bili bili, kiş kiş kişe |
Tavuklara söylenir (gel derken bili bili -
kovalarkene kiş kiş kişe ) |
113 |
Bimafir |
Bir süre |
114 |
Binit |
Binecek hayvan |
115 |
Birelleş |
Birer birer. |
116 |
Bişi |
Bir şey |
117 |
Bişi |
Yağda kızartılan ekmek |
118 |
Bişleğeç, Bişleeç |
Saçta pisen ekmegi çevirmeye yarayan araç. |
119 |
Bişürme, bişirme, Bişüme |
Pişirme |
120 |
Bitük - bitik |
Bitmiş |
121 |
Biz |
Bir tahtaya çakılı ucu sivri çivi.. |
122 |
Bizamat - Bizamatlar |
Bir zaman - Bir zamanlar |
123 |
Bizamet |
Bir zahmet |
124 |
Boğarsak |
İneğin kızgınlık anında tosunlar tarafından govalanması |
125 |
Boğsu |
Kalın ve uzun ağaç |
126 |
Bondi |
Bidon |
127 |
Boyunduruk |
Öküz ve mandaların boyunlarına takılan ağaçtan
yapılan alet |
128 |
Boz |
Güz sonu belirtisi. Sarımtırak insanlar içinde
kullanılır. |
129 |
Böbe |
Bebek |
130 |
Böez |
Bu kez |
131 |
Böğür |
Vücudun yanı |
132 |
Bön bön |
Donuk donuk |
133 |
Böör |
Yan |
134 |
Bööre bööre |
Bağıra bağıra |
135 |
Börtleen |
Böğürtlen |
136 |
Börtmek, Börtdümek |
Islanmak, haşlamak, uzun süre suyun içerisinde
kalması, mantar böddümesi |
137 |
Bucak - Bıcak |
Ocağın yannı. Ocak başı |
138 |
Bunar (pınar) |
Çeşme , pınar |
139 |
Bura |
Burası |
140 |
Burgu |
Matkap |
141 |
Burmak - burma |
Buruşturmak,bükmek. |
142 |
Buydum |
Üşüdüm |
143 |
Buymak - |
Üşümek |
144 |
Bük - Bükmek |
İkiye katlama - kıvırma veya hadım etme |
145 |
Büküntü |
Karın Ağrısı (Anaaa Gannıma bi büküntü geldi) |
146 |
Bünelek, büğelek, böğelek |
Genellikle hayvanlara musallat olan yeşil renkli,
arı büyüklüğünde at sineği |
147 |
Bürlemek - Büllemek |
Örtmek |
148 |
Büzmek |
Çuval ağzını bağlayacak şekilde
daraltmak,birleştirmek. |
149 |
Caaş |
Eşşek |
150 |
Cam pili |
El feneri ampülü veya pil |
151 |
Cambaz |
Hayvan Tüccarı |
152 |
Cangıl cungul |
Bol sulu |
153 |
Cara, Cuvara |
Sigara |
154 |
Carcur |
Şarjör |
155 |
Cebelleşme |
Uğraşma |
156 |
Celep |
Tüccar |
157 |
Celge, cerge |
Gölgelik yer (lagafıyı celgiye sok ıçcak çalar) |
158 |
Cember |
Kağnı tekerleğini etrafındaki demir. |
159 |
Cember |
Yemeni |
160 |
Cenderme |
Jandarma |
161 |
Cepri |
Zorla |
162 |
Cereme |
Ceza |
163 |
Cerge - celge |
Güneş ve yağmurdan korunmak için yapılan çalı çırpı |
164 |
Cıba cıba |
Sıpayı çağırma |
165 |
Cıbıl |
Çıplak |
166 |
Cıbır |
Fakir veya kel |
167 |
Cıbır - cıs cıbır |
Çıplak, parasız |
168 |
Cıdavu |
Kıskanç |
169 |
Cıgırık, cıguruk |
Az az |
170 |
Cılbır |
Hayvanların boynuna bağlanan kısa ip |
171 |
Cılga |
Patika yol |
172 |
Cılga |
İnce yol |
173 |
Cılguyasuz, Cılgıyatsız |
Şımarık, yüzsüz |
174 |
Cılk |
Bozulmuş yumurta |
175 |
Cımbalama |
Turfan çalkaladuktan sonra tereyağı çıkması için turfanı
eğip sallama |
176 |
Cıngımak |
Söz dinlememek |
177 |
Cırnak veya Cınnak |
Bahar ayında çıkan yenilebilen ot. |
178 |
Cızlama, cizleme |
Sıvı hale getirilen un kuyruk yağlı kızgın sacın
üstüne ince şekilde dökülür. |
179 |
Cızlavet - cizlevüt |
Lastik ayakkabı |
180 |
Cimbel |
Kayalık yer, çakıllı yer (cimbeldepe) |
181 |
Cimbil Cimbil (kip kip) |
Şaşkın şaşkın bakmak |
182 |
Cimbil |
Ağacın en yüksek yeri |
183 |
Cimit |
Susam |
184 |
Cincala |
Bir çeşit minik bahar mantarı (bostanlarda olur) |
185 |
Cingan, cingana |
Çingene |
186 |
Cirpiden, cirpdek, cirppidek |
Birden bire, aniden |
187 |
Cizi |
Ekilecek tohum için çizgi oluşturmak |
188 |
Comahat -camaat |
Cemaat |
189 |
Coplum |
Kayalık uçurum |
190 |
Cuvap |
Cevap |
191 |
Cümcük |
Cimcik hamuru (kelebek) |
192 |
Cümcük - cimdik |
Çimdikleme |
193 |
Cümcük hamur |
Bir çeşit kıymasız mantı |
194 |
Çabut |
Kumaş parçası |
195 |
Çağ |
Öküz arabasının ot veya sap konulan yeri |
196 |
Çağıltı |
Akansuyun akarken çıkardığı ses. |
197 |
Çakıl |
Taşlarla örülmüş duvar |
198 |
Çakıldak |
Koyun veya keçinin arkasındaki tüye yapışan necaseti |
199 |
Çalma |
Yoğurt mayalama |
200 |
Çalma |
Hırsızlık, |
201 |
Çalma |
Suç atma ( ulan üstüme gara çalma) iftira |
202 |
Çalma |
Saz, davul zunna gibi bişeyi çalmak. |
203 |
Çalpalamak |
Kirlenmiş bir kabın içine su konularak
karıştırılması |
204 |
Çaluk |
Sakar |
205 |
Çaluklamak |
Kişinin elleriyle bir şeyleri araması |
206 |
Çampalama |
Karıştırma |
207 |
Çampara |
Parmağa takılarak çalınan bir çeşit çalgı, zil |
208 |
Çantı |
Duvar olarak kullanılan tomruk uçlarının kertilerek
birbirine kenetlenmesi. |
209 |
Çapaçul |
Dağınık |
210 |
Çapaçul |
Yoğurtlu madımak yemeği |
211 |
Çapak |
Gözün yoğurdu |
212 |
Çapar |
Sarışın ve mavi gözlü kimse veya havuç kafalı |
213 |
Çar |
Bayanların sırtına aldığı geniş örtü. |
214 |
Çaşuran |
Bir çeşit dolması yapılan geniş yapraklı bitki (üzüm
yaprağının bayağı büyüğü gibi dikenli gibi bir bitki) |
215 |
Çeç |
Harman savrulduktan sonra geriye kalan tahıl yığını |
216 |
Çekel |
Saban, pulluk gibi aletlere yapışan çamuru kazımaya
yarayan araç |
217 |
Çekelüz |
Sincap |
218 |
Çeket |
Ceket |
219 |
Çekişmek |
Kızmak |
220 |
Çelme |
Çelme takmak - köstek olmak |
221 |
Çemkürmek |
Karşı gelmek |
222 |
Çente |
Çanta |
223 |
Çepel |
Karışık tahıl |
224 |
Çepel |
Ürünün sapı,küspesi |
225 |
Çepin |
Çapalama |
226 |
Çepiş - Çepiç |
Geçi yavrusu |
227 |
Çevre |
Mendil |
228 |
Çeyil |
Taşlık, kumsal yer |
229 |
Çığır |
Karda açılan davarın geçtiği yol |
230 |
Çığır |
Yenilik |
231 |
Çığsımış |
Nemlenmiş |
232 |
Çıkı - çıkın |
Azık bohçası |
233 |
Çıkla |
Sade, yavan |
234 |
Çıkmak - çıkarmak |
Boşanma ( dörpünün gızı gocadan çıkmış) |
235 |
Çıllama -çılladı - cıllama |
Bağırma - çığlık atma |
236 |
Çımışkı, çımışga |
İnce uzun dal parçası |
237 |
Çırpı |
İnce ağaç dalları. |
238 |
Çıtıl |
Küçük dal parçaları, Yakılan çalı çırpı. |
239 |
Çiç çiç çibe |
Keçilere söylenir |
240 |
Çikin |
Çirkin |
241 |
Çikin |
Çirkin (çikin ali) |
242 |
Çillenmek |
Küf |
243 |
Çilte |
Birçeşit urgan (Semere yük sarmaya yarayan uzun
çiftli urgan.) |
244 |
Çinti |
Hanımların etek üzerine giydiği bol şalvar. |
245 |
Çiten |
Ahırda buzağıların konulduğu bölüm. |
246 |
Çiti |
Temiz (köyümüzde çitigil var ) |
247 |
Çitilemek |
Ovmak |
248 |
Çiy |
Pişmemiş |
249 |
Çiy |
Eğitimsiz, ham, çabuk yorulan. |
250 |
Çolak |
Tek kollu veya elindeki yere devüren |
251 |
Çon |
Kalça, but |
252 |
Çontar |
Bir çeşit lakap |
253 |
Çorak pazarı |
Kızılcahamam da et satılan yer |
254 |
Çorak |
Kurumuş toprak |
255 |
Çotaaltı |
Bir tür ekmek |
256 |
Çotakaltı |
Külde pişen bir çeşit ekmek |
257 |
Çotuk |
Kalın ağaç kütüğü |
258 |
Çotura, boduc, çötüre |
Ağaçten testi |
259 |
Çöğmek |
Eğilmek |
260 |
Çölmek |
Çömlek |
261 |
Çöm |
Otur, eğil |
262 |
Çömçe |
Ağaç kepçe |
263 |
Çömçü |
Testi |
264 |
Çömme |
Oturma |
265 |
Çöne |
Kısa boylu |
266 |
Çörten |
Pınarlarda oyulmuş ağaçtan yapılmış su akan boru.
veya demir boru |
267 |
Çövürme |
Çevirme |
268 |
Çul |
Teliz çuval veya eski kumaş parçaları |
269 |
Çükündür |
Şeker pancarı |
270 |
Çüş, deh, gekırı kırı, |
Eşeklere söylenir |
271 |
Daban |
Sürülmüş bir tarlayı düzlemek amacıyla kalın
tahtadan yapılan araç |
272 |
Dahra – tahra |
Satır |
273 |
Dakanak |
Borç |
274 |
Daklaşmak |
Kavga etmek için yapılan söz veya şakalaşmak |
275 |
Dalabetmek |
Bir işi severek yapma |
276 |
Dalamak |
Köpek ısırması - Isdırganın teması ile oluşan acı. |
277 |
Dalamak |
Azar ( Adam bizi köppek gibi daladı.) |
278 |
Dandiri |
Şalvar |
279 |
Daraba |
Ahırdaki hayvanları birbirlerinden ayıran tahta
engel. |
280 |
Davşan |
Tavşan |
281 |
Dayak |
Yük hayvanlarının yüklenmesi sırasında deng’in
altına dayanan ağaç sırık |
282 |
Dedeci |
Dilenci |
283 |
Deh |
At, eşek, katır gibi hayvanları yürütmek için
söylenen söz, ayak topuklarıyla ya da kırbaçla vurmak |
284 |
Dek dur |
Uslu dur (dek dur varıyon yanna) |
285 |
Delipreem |
Deli İbrahim |
286 |
Delisen olmuş, delisen gibi |
Deli gibi, bi tasası varmış gibi , bir şey saklar
gibi |
287 |
Delle |
Haa onnar mı delle delle ( evet onlar söyler söyler) |
288 |
Delük |
Delik (bondi delüümüş şu bi yapuşduruve) |
289 |
Delüklü |
Süzgeç |
290 |
Delürmüş |
Delirmiş |
291 |
Dembesti |
Deli mi ne? |
292 |
Denebakla |
Kurufasille |
293 |
Depelik |
Gümüşlü kadın başlığı. Fesin alnına konur üstüne
yemeni çalınır. |
294 |
Depetombaz |
Ters durma |
295 |
Depme , Depük - Depmük |
Tekme |
296 |
Desdire |
Testere |
297 |
Deve boynu |
Dirsek |
298 |
Devir - devür çövürmek |
Ölen birinin borç namazlarının affı için
yapılan bir işlem. |
299 |
Devül |
Değil |
300 |
Devür |
Devir (Halıyı bi devürüvö) halıyı
deviriver. |
301 |
Deyhora |
İşaret etmek, göstermek |
302 |
Dıkım |
Lokma |
303 |
Dımla |
Damla, az, biraz, eccük, (bi dımla su vesene) |
304 |
Dıngırdatmak |
Söz dinlememek |
305 |
Dınnak |
Tırnak |
306 |
Di gaylı, de gaylı |
Hadi |
307 |
Dibek |
İçinde bulgur dövülen taş havan |
308 |
Dibildeme |
Meşgale, uğraşmak, yaşadığını ifade etmek gibi
(needelim garıgoca dibildeyip duruyoruz.) |
309 |
Diğdürmek |
Bebekleri ayaktan işemesi |
310 |
Dimbildeme |
Kımıldamak, |
311 |
Dinelek |
Salak |
312 |
Dingil |
Ağacın en yüksek yeri |
313 |
Dingildeme |
Bir canlı ya da, bir nesnenin düşecekmiş gibi
değişik yönlere sallanması |
314 |
Direcen |
Yıkılmaya yüz tutan çatı, duvar vb. şeylere ağaçla
yapılan Destek, payanda |
315 |
Diya diya, ihi |
İşaret etmek (gurda gurda ta deyhorda, ihi la diya
diya) |
316 |
Diyneme |
Dinleme |
317 |
Diyren |
Demirden yapılan ikiden fazla parmağı olan ot
taşımaya yarayan alet |
318 |
Dize, diyaza |
Teyze |
319 |
Dokumak |
Meyve toplama - halı kilim kumaş dokuma - birde
kadınların hafif küfürleri |
320 |
Dolak |
Kaşkol, atkı |
321 |
Dolapsak |
Gancıişşek arayan erkeeşşeen hareketleri |
322 |
Domatisme |
Romatizma |
323 |
Dombara |
Davul gibi |
324 |
Dombili |
Şişman |
325 |
Don |
Saman taşımak için kağnının etrafına gerilen tiftik
dokuma |
326 |
Don yağı |
Hayvan iç yağını eriterek yapılan yağ. |
327 |
Donuzluk yapmak |
Yaramazlık yapmak |
328 |
Dooru |
Doğru - Şu yoldan ( deyho arşı talla dooru git
dooru) |
329 |
Doruklu |
Doldurup taşırma ( iki doruklu bi silme) |
330 |
Dökülekalma emi |
Kızınca söylenir |
331 |
Döküm dökmek |
İnsanlardan gelirleri oranında para toplanması. |
332 |
Döl |
Koyun veya keçi yavruları |
333 |
Dölenmek |
Yeri rahat - rahat etmek |
334 |
Dömbürdek |
Deli gibi, mal deyne gibi bişe şey |
335 |
Dörpü |
Bir işe engellemek veya birinin önüne geçip takılmak
gibi. |
336 |
Dörpü |
Eğe |
337 |
Dövecek |
Havanda ezilecek malzemeleri ezmeye yarayan ucu
topuzlu araç. |
338 |
Döveç |
Ağaçtan havan |
339 |
Duma |
Nezle |
340 |
Dumaa tutma |
Nezle |
341 |
Durana, duranim |
Durhamın |
342 |
Düğürcük |
İnce bulgur. |
343 |
Düneen |
Dün |
344 |
Dürmek |
Bez türü şeyleri katlamak,düzeltlemek veya işini
bitirmek. |
345 |
Dürü |
Çeyiz |
346 |
Düşümüşüvörsün |
Düşersin |
347 |
Düzen |
Alet edevat, ev eşyaları |
348 |
Ebe |
Babaanne-Anneanne |
349 |
Eccük |
Azıcık |
350 |
Edik, edük |
Bebe ayakkabısı |
351 |
Edük |
Ayakkabı |
352 |
Efildeme |
Hafif rüzgar |
353 |
Eğirme |
Fengere ile yünü çevirerek ip haline getirmek. |
354 |
Eğlenmek - zeklenme |
Dalga geçme |
355 |
Ekenek |
Ekilen tarla |
356 |
Ekmaamuru |
Kuruekmekten yapılan yoğurtlu yemek |
357 |
Ekmekaşı |
Gevremiş ekmek üzerine sulu baharatlı terbiye
dökülmesi |
358 |
El, İl |
Yabancı |
359 |
Elcek |
Tırpan kolunda tutmaya yarayan küçük tahta. |
360 |
Ellik |
Eldiven |
361 |
Ellik |
Eldiven |
362 |
Eme yaramak |
Faydalı olmak |
363 |
Emeği korutmak |
Yapılan işin zarar etmemesi. |
364 |
Emenme |
Üşenme |
365 |
Emük |
Sinsi gibi bir şey |
366 |
Emüşük |
Süt kardeşler |
367 |
Endüügün, İndügün, Öndüügün |
Dünden daha önceki gün |
368 |
Enerem olsun bak |
Son kez söylüyorum |
369 |
Entari - Enteri |
Kadınların giydiği uzun etekli giysi. |
370 |
Enük |
Köpek yavrusu |
371 |
Er |
Erken |
372 |
Erecep, İrecep |
Recep |
373 |
Eresül |
Resul |
374 |
Erinmek |
Üşenmek, |
375 |
Erkeç |
İri erkek keçi |
376 |
Erük |
Erik |
377 |
Esame -esamesüz |
Varlığım ile yokluğu önemsememe |
378 |
Eseletin |
Gerçekten |
379 |
Esger |
Asker |
380 |
Essah |
Gerçek |
381 |
Esvap, urba |
Elbise |
382 |
Eşinme- eşin |
Baarma çaarma ( ne eşinip duruyonla) |
383 |
Etvayi |
İtfaiye |
384 |
Evecen |
Aceleci |
385 |
Evermek |
Evlendirme |
386 |
Evlek |
Küçük ölçekli tarla |
387 |
Evsüetek |
Kadın, kız |
388 |
Evsük |
Eksik |
389 |
Evsüklü |
Kadın - kız |
390 |
Eyecen |
Arpa, buğday ve buna benzer bitkilerin kılçığı.
İlerler ama geri dönmez. |
391 |
Eyevü |
Kaburga kemiği |
392 |
Eyip |
Eyüp |
393 |
Eyisi |
İyisi |
394 |
Eylen |
Bekle |
395 |
Eysıran |
Hamur kazımaya yarayan ağzı geniş ve inceltilmiş
demir parçası |
396 |
Eysi |
Yanan odun |
397 |
Eyşi |
Ekşi |
398 |
Eyşi Hamur |
Hamur mayalamak amacıyla saklanan mayalı hamur |
399 |
Eyşili |
Ekşili ( bi çeşit yemek ) |
400 |
Eytiyaç |
İhtiyaç - Hacet |
401 |
Eytiyaç |
Ormanda ağaç kesilmesi için verilen belge |
402 |
Ezelde |
Biliyordum |
403 |
Ezzare |
Ejderha |
404 |
Fadime |
Fatma |
405 |
Fehimetmek |
Anlama |
406 |
Fengere |
Yün eğirmeye yarayan alet |
407 |
Fer |
Derman ( la golumun ganadımın feri kesilivediya la) |
408 |
Ferik |
Civcivlikten çıkmış yumurtlama çağına gelmiş tavuk |
409 |
Fıldırdak |
Hareketsiz duramamak, sürekli hareket etmek, veya
iki yüzlü |
410 |
Fışkı |
Hayvan gübresi |
411 |
Fışkı |
Avulun yanacak süprüntüsü |
412 |
Fızlı fızlı, hıpızlı |
Hızlı hızlı |
413 |
Filike |
Çeşme |
414 |
Fingirdeme |
İçin içi sürekli gülme. |
415 |
Fistan |
Kadınların giydiği boydan boya uzanan bütün giysi. |
416 |
Fistan |
Elbise |
417 |
Fişek |
Yayık içderisindeki yoğurt ve yağı ayırmak için kullanılan
başı topuz bir araç |
418 |
Fişekleme |
Kışkırtma |
419 |
Fitirdemek- fitirdek |
Oturduğu yerde duramamak, hareketlilik |
420 |
Fiyan |
Beddua (Fiyan'na ye emi) |
421 |
Folluk |
Tavuğun yımırtlıyacağı yer. |
422 |
Fren dud may veri yu du. |
Firen tutmuyordu. |
423 |
Gaaş gaaş gidesice |
Bir çeşit Beddua (Gaaş Gaaş gidesice) |
424 |
Gaaşalak -Ganşalak - Gıışalak |
Yenen bir mantar |
425 |
Gaaşdak |
Devrülmek. Düşmek. Kesilen kavak ağacı gibi. |
426 |
Gaç |
Kaç (tane veya saat anlamında) veya sıvışmak. |
427 |
Gada- Gadanak |
kadar (cıkgadana bi ekmek ve oolumla gannım
gıyıldı.) |
428 |
Gadak |
Çivi |
429 |
Gadanak |
Az az |
430 |
Gahil |
Tasa, husa |
431 |
Gahillenmek |
Üzülmek |
432 |
Gak - kak |
Meyve kurusu |
433 |
Gakırdak |
Kavrulan iç yağ. |
434 |
Galan |
Artık |
435 |
Galdurmak- galdumak |
Kaldırmak |
436 |
Galet |
Kusur |
437 |
Galet |
Kötü söz |
438 |
Gallavi |
Kuvvetli |
439 |
Gamit |
Zayıf, cılız |
440 |
Ganeere |
Yalaka |
441 |
Gap ge |
Getir |
442 |
Gapcuk, gapçık |
Tohumların dış kabuğu |
443 |
Gapış- Gapışma- Gapış gapış |
Hızlı - yarış etme - birşeyi yerken hızlı hareket
ederek çabucak bütüme. |
444 |
Gaplumbaa - tosbaa |
Kaplumbağa |
445 |
Gara çalma |
İftira atmak |
446 |
Gara Nasdik, Garalasdik |
Lastik ayakkabı |
447 |
Garagavuk |
Baharda toplanıp yenen bir ot. |
448 |
Garaltı |
Çatı altı |
449 |
Garaltın kalksın |
İlenç beddua |
450 |
Garık - karık |
Bostanda sebze ekilen bölümler. |
451 |
Garınyaa |
İşgembenin üsdündeki yağ |
452 |
Garışagalmış |
Derin Uykuda veya hasta |
453 |
Garışmış |
Karışmış |
454 |
Garimce |
Karınca |
455 |
Gartlak |
Tulum |
456 |
Gaş |
Semerin önüdeki çatal ağaç |
457 |
Gaşlık, kaşlık |
Balkon |
458 |
Gat |
Adet (bizim gıza iki gat yorgannan beş gat yatak
vedim. Gibi) |
459 |
Gater |
tek tek, veya sıra sıra |
460 |
Gatık |
Tulum peyniri |
461 |
Gatlı |
Kat Kat |
462 |
Gavi |
Sağlam ( ipi gavi dutla ) Üstüne gavigiy üşüdüsün |
463 |
Gavil |
Anlaşmak |
464 |
Gavil, gavletme |
Yaranın su toplaması |
465 |
Gavlamak |
Deri suyulması veya ağaç gabuğu soyulması |
466 |
Gavuç |
Yatağa işeyen |
467 |
Gavuk |
Devamlı hasta gibi, iki büklüm gibi gezen, sümsük |
468 |
Gavurga |
Buğdayın kavrulmuşu |
469 |
Gavut |
Ahlatın öğütülmesi Un hali |
470 |
Gavut |
Leblebi unu |
471 |
Gavut |
kurutulmuş ahlat unu |
472 |
Gayfe |
Kahve |
473 |
Gayıt |
Yemek |
474 |
Gayıt yapma |
Yemek hazırlama |
475 |
Gaykıla gaykıla |
Yayıla yayıla |
476 |
Gaykılmak |
Yangelip yatmak |
477 |
Gaykılmak |
Arkaya yaslanıp, rahat bir şekilde oturmak |
478 |
Gaylın - gaylı |
Artık, bundan sonra |
479 |
Gayma |
Para |
480 |
Gayrak taşı |
Biley taşı |
481 |
Gayz |
Gız |
482 |
Gazel |
Kuru yaprak |
483 |
Ge ge |
Gel |
484 |
Gebiiiiiili bilibili |
Tavuklar yemlenirken söylenir |
485 |
Geçgeyin |
Çok geç, gece yarısı |
486 |
Gege |
Samanlıkta ot yolmaya yarayan çengel biçiminde saplı
araç |
487 |
Gelip durudu. |
Geliyordu |
488 |
Geliyon, |
Geliyorum |
489 |
Gelümülüvörsen, gelüsen |
Gelirsen |
490 |
Gem |
Atı yönlendirmek için ağzına takılan demir araç |
491 |
Geme |
Ön dişlerinde şekil bozukluğu olanlar için
kullanılan bir deyim |
492 |
Gemük |
Kemik |
493 |
gemük |
Kemik |
494 |
Geş geş |
İnekleri çağırmak. (ge gızım geş geş r) |
495 |
Getü - Getürme |
Getir - Getirme |
496 |
Gevmek |
Çiğnemek |
497 |
Gevük |
Ağızda çiğnenen lokma |
498 |
Geyaali |
Geyik Ali |
499 |
Geycek, üsbaş |
Üzerimize giyilen çamaşırların genel adı |
500 |
Geydana |
Duvarın dikine kullanılan ağaçların boşuğuna tuğla
veya taş konulması |
501 |
Gezelemek |
Sarsılmak |
502 |
Gezik |
Sığır gütme sırası |
503 |
Gı |
Kız |
504 |
Gıcık |
Kuzu yapmayan koyun. |
505 |
Gıcık |
Sinir Bozan |
506 |
Gıdı |
Kozalak |
507 |
Gıdı |
Çene altı |
508 |
Gıdı gıdı |
Gıdıklama |
509 |
Gıdım Gıdım |
Az az |
510 |
Gıez |
Kız |
511 |
Gındap |
Sağlam keten iplik. |
512 |
Gıptı - kıptı |
Cimri |
513 |
Gıremise |
Beşibiryerde de denilen gelin ve genç kızlara alınan
ziynet eşyası, altın |
514 |
Gırışa kalma |
Yorgunluk, uyku hali |
515 |
Gırklık |
Koyunların yününü kesmeye yarayan makas biçimli
alet. |
516 |
Gısım, Gısımlamak, |
Avuçlamak |
517 |
Gışmuntu |
Kuşburnu |
518 |
Gıvanmak |
Sevinmek |
519 |
Gıvırdım, kıvırdım |
Çeyizdeki malzemeler |
520 |
Gıvrak gıvrak |
Hızlı hızlı |
521 |
Gıygana |
Omlet |
522 |
Gıymuk |
İğne gibi ince odun parçaları. |
523 |
Gıyuk |
Aralık, ( gapı gıyuk galdı örtün ) veya delük |
524 |
Gızansak |
Gunnacı, ganere |
525 |
Gızgarı |
Erkeklerin eşlerine hitap ederken söylerler |
526 |
Gızgarı |
Gocıya gitme canı çeken gızıng anasına hitabı
(gızgarıııı nediyong) gibi |
527 |
Gızılca |
Kızılcahamam |
528 |
Gideeemin |
Gidelim |
529 |
Gidimidiveme bakaam |
Habersiz gitme bakalım, |
530 |
Gidişmek |
Kaşınmak |
531 |
Gidiyon, varıyom |
Gidiyorum |
532 |
Goca |
Yaşlı saygıdeğer kişi |
533 |
Goca |
Yaşlı |
534 |
Goca |
Evin irkaa (evin direği erkeği buba, adam, herif) |
535 |
Gocacuk |
Semerdeki egri demir |
536 |
Golan - kolan |
Semeri eşeğin beline tutturmak için bağlanan ip veya
kuşak |
537 |
Gonak |
Kafadaki yapışmış kepek, tongra |
538 |
Gonşu |
Komşu |
539 |
Gopça |
Düğme |
540 |
Gortlangoca |
Salyangoz |
541 |
Gosgoslanmak |
Böbürlenmek, kendinde olmayan şeyleri varmış gibi görsetmek |
542 |
Gostak Gostak |
Zengin yürüyüşü, böbürlenme |
543 |
Gov, kov |
Dedikodu |
544 |
Govatlı, govvatlı- govetli |
Kuvvetli |
545 |
Govuk |
Ağaçların çürük oyuk yerleri. Hastalıklı |
546 |
Goyultmaç |
Koyun sütünden yapılan bir yemek |
547 |
Goyveme |
Bırakma ( La şu bebiyi dut goyveme) |
548 |
Göce |
Yıkanmış,dibekte dövülmüş,kabuğu alınan buğday. |
549 |
Göcen |
Davşan yavrusu |
550 |
Göden |
Gömleğin ucu |
551 |
Gök |
Yeşil |
552 |
Gök |
Ham olgunlaşmamış meyve |
553 |
Gök yeşil |
Yeşilgan (yeşil kertenkele) |
554 |
Göken - köken |
Gökhan |
555 |
Gölük |
Eşşek |
556 |
Gömbe |
Sıcak külde yapılan ekmek |
557 |
Göve gelmek |
Hayvanların boğaya gelmesi, üreme isteği |
558 |
Gövermiş |
Morarma, rengi dönmüş |
559 |
Gövermiş |
Filizlenme ( Arpalar gövermiş) |
560 |
Gövlez |
Yavru Köpek |
561 |
Göynek |
Gömlek |
562 |
Gözel şey |
Hata yapan kişiye kinayeli söylenir |
563 |
Gözer |
Tahılların elenmesi amacıyla kullanılan iri gözlü
araç |
564 |
Gudurmak, guduruk |
Yaramazlık yapmak |
565 |
Gulaatözü |
Kulak arkası |
566 |
Gullep |
Kapı yada pencerelerin açılıp kapanmasına yarayan
alet |
567 |
Gumar |
Kumar |
568 |
Gumuris, Gominis |
Kominist |
569 |
Gundak |
Kedi yavrusu |
570 |
Gunnacı |
Yavrulayacak kedi veya gölük |
571 |
Gupey |
Av köpeği |
572 |
Gurna, Gunna |
Pınarın çeşmesi |
573 |
Guruluk |
Kuru hayvan gübresinin ve küçük yongaların
toplanıldığı yer. |
574 |
Guruşun |
Kurşun |
575 |
Guş nasdiği |
Sapan |
576 |
Guymak |
Koymak. |
577 |
Guytu - kuytu |
Gizli yer |
578 |
Guyulmak |
Bir yerin ağrıması (dişim bi guyuldu duramadım) |
579 |
Guz |
Fazla güneş almayan, özellikle kuzeyde kalan
kısımlar |
580 |
Güççük |
Küçük |
581 |
Güdükleme |
Kısa deynek |
582 |
Güldürtü |
Gürültü |
583 |
Gülü |
Hindi |
584 |
Gümbül |
Patates |
585 |
Gümbüllü gıyma |
Patates ve bulgurdan yapılan yemek. |
586 |
Güpdek - gürpüdek |
Hızlı, bir anda |
587 |
Güveyi |
Damat |
588 |
Güz Koymak |
Hasadı kaldırıp işlerini bitirmek |
589 |
Haaha |
Öyle |
590 |
Haber sal |
Haber gönder |
591 |
Hacat |
İhtiyaç |
592 |
Hakgatten |
Hakikaten |
593 |
Hakla |
Tahıl ölçmeye yarayan tahta veya metalden yapılan
araç |
594 |
Halipreem, haripleem |
Halil İbrahim |
595 |
Halkolmak |
Türemek |
596 |
Hamaylı |
Muska |
597 |
Hambar |
Anbar |
598 |
Hamlama |
Çalışmaya alışık olmayanın yorulması. |
599 |
Hapaz |
Avuç |
600 |
Harabatı |
Sorumsuzca harcama yapmak, savurganlık |
601 |
Hatıl |
Döşeme altlarına konulan kalın tahta |
602 |
Havuz |
Hafız |
603 |
Havuzakkı |
Hafız Hakkı |
604 |
Hayat |
Evin arası |
605 |
Hayrat |
Karşılığı Yaradandan beklenilen çeşme, cami, okul vb
şeyler. |
606 |
Heç olmasın |
Boşa gitmesin |
607 |
Heçetmek |
Boşa gidermek |
608 |
Heela |
Evet |
609 |
Heğbe |
Heybe |
610 |
Hela, Kenef, |
WC ( Yüznumara, tufalet, apdaslık ) |
611 |
Heleşe |
Eğlence, Şamata |
612 |
Helke |
Bakir ve alüminyumdan yapilmis su tasima kabi. |
613 |
Hereni |
Büyük tencere |
614 |
Herif |
Adam |
615 |
Herk |
Nadas, tarla sürme |
616 |
Hest, Keys, |
Koyunlara söylenir ( gıdı gıdı gıdı- o ya ya) |
617 |
Heykirmek |
Ürpermek, irkilmek, aniden kasılmak |
618 |
Hıl hışıl |
Çerçöp |
619 |
Hınkırmak |
Sümkürmek |
620 |
Hırkdak |
Aniden |
621 |
Hırkkıdan |
Tıpatıp, ölçüsüne uygun |
622 |
Hırtlaştırma |
Sıkı düğüm, sıkıştırma(gıyuk galmasın gapıyı
hırtlaştu) |
623 |
Hışıl |
Yere dökülen ağaç yaprakları, gazel |
624 |
Hoda |
Bir çeşit ağaçla oynanan oyun |
625 |
Hodul |
Kaba saba |
626 |
Hokra |
Bükelek sineğinin hayvanın derisinin içindeki
larvası |
627 |
Hokurdamak |
Balgamlı öksürük |
628 |
Homşulamak |
Hafifce sıkmak |
629 |
Hongurdaklı |
Hastalıklı, sümüklü |
630 |
Hor Hor |
Bol bol |
631 |
Hora Geçmek |
Memnuniyetini belirtmek |
632 |
Hora geçti |
İyi oldu |
633 |
Horanta |
Aile halkı |
634 |
Horkut |
Korkunç |
635 |
Hormut |
Bir çeşit yenen kök |
636 |
Hot |
Kalça |
637 |
Hoyrat |
İşine devamsız |
638 |
Hozurdanma |
Ağzının içinden konuşmak |
639 |
Hozurtu |
Kulağın içinden uğultu biçiminde sesler gelmesi |
640 |
Hödük |
Aptal |
641 |
Hörsembe |
Yakışmayan kıyafet |
642 |
Höşür Höşür |
Sıcak, Kaynar |
643 |
Humayın |
Beyaz 2.sınıf pamuk bez |
644 |
Humaylı |
Bir çekit kumaş |
645 |
Husa |
Tasa, gahil |
646 |
Husa |
Birşey için üzülmek |
647 |
Husa |
Evhamlanma |
648 |
Iğıl ığıl |
Yumuşak |
649 |
Ildır ışık |
Aydınlık |
650 |
Imbıl ımbıl |
Ağır ağır |
651 |
Iraamet |
Yağmur, rahmet |
652 |
Irabıtalı |
Düzgün, dört dörtlük |
653 |
Iramak |
Uzaklaşmak |
654 |
Iras |
Rast gelme ( ısbaalara giderken kamala ırasladım) |
655 |
Iravak |
Hamur tatlılarının koyu şerbeti. |
656 |
Irgalama |
Sağa, sola sallanmak |
657 |
Irıp |
Düzen |
658 |
Irza |
Rıza |
659 |
Isbaalar |
Sipahiler |
660 |
Islı |
Islak bekleyen ürün yada su içindeki ürün |
661 |
Ismarıç |
Ismarlama |
662 |
İbik |
Uç |
663 |
İbük Yagup |
İbik Yakup |
664 |
İcçak, iccak, ıccah |
Sıcak |
665 |
İdare |
Lamba (Eski) |
666 |
İğe |
Kaburga kemiği |
667 |
İğecen |
Kuru ot başağı. |
668 |
İhi |
İşte |
669 |
İiine |
İğne |
670 |
İlbade |
Bir çeşit bayan elbisesinin üst kısmı |
671 |
İlehen |
Leğen |
672 |
İlenç |
Beddua (yıldırımlara şeş gelesice) |
673 |
İlik |
Düğme |
674 |
İlimun |
Limon |
675 |
İlimun |
Leman |
676 |
İliya, İleya |
Öyle ya, değil mi? |
677 |
İlkin |
Önce |
678 |
İnce dalaz |
İnce yapılı |
679 |
İntaap |
İltihap |
680 |
İpreem |
İbrahim |
681 |
İpti - İpdin |
Önce |
682 |
İreçel - ireçil |
Reçel |
683 |
İredo |
Radyo |
684 |
İreeme |
Rahime |
685 |
İreşide |
Raşide |
686 |
İrkilmek |
Ürkmek |
687 |
İsmineendigil |
İsmail Efendigil |
688 |
İşlik |
Gömlek |
689 |
İşşiik |
Eşşek (İpreem gölüü bi sula ge) |
690 |
İtişmek |
Sürekli uğraşma |
691 |
İttireseği |
Göz kenarında çıkan sivilce |
692 |
İvgün - evgün |
Aceleci |
693 |
İysiran, eysiran |
Hamur kazıyıcı |
694 |
İzinneme, İzinname |
Resmi nikah |
695 |
Kabalak |
Ormanda dere kenarında yetişen yenebilen bitki.
Dolması yapılır. |
696 |
Kadak-gadak |
Çivi |
697 |
Kakırdak |
İç veya kuyruk yağının sızdırıldıktan sonra geriye
kalan posası |
698 |
Kakuç |
Zobanın altını bi kakuçlayın |
699 |
Kamal |
Kemal |
700 |
Kanırmak - Kanırtmak |
Zorlama, Eğmek |
701 |
Kanlıca |
Kavuniçi renkli yenen bir mantar cinsi |
702 |
Kanmak |
Susuzluk anında içilen suya doymak |
703 |
Kaşıklaa veya Gaşuklaa |
Tahtadan yapilmis duvarlara asilan kasik koyma isine
yarayan araçtir |
704 |
Katımuk |
Katılaşma |
705 |
Kavil - gavil |
Söz |
706 |
Kazımuk |
Sütün kaynadıktan sonra tencerenin dibindeki nefis
tortu. |
707 |
Kedilik |
Evin, ahır (dam) ile davar damı yanındaki boşluk |
708 |
Kelem |
Lahana |
709 |
Kelle |
Ekin başağı |
710 |
Kelpetün |
Kerpeten |
711 |
Kemre, kerme |
Hayvan gübresi |
712 |
Kendürük |
Hamur tahtasının altına konana deri |
713 |
Kendürük |
Tüyü alınmış deri (Eskiden üzerinde bulgur
yaparlardı) |
714 |
Keperük |
Kepeklenmiş |
715 |
Kerç etmek |
Darılmak |
716 |
Kerri, doha, gah |
Öküzlere söylenir |
717 |
Keseden gitme |
Kısayol |
718 |
Kesek |
Topak |
719 |
Kesenden gitme |
Kısayol |
720 |
Kesene |
Götürü usulü |
721 |
Kesmük |
Düven sürülüp ekin alındıktan ve çalkalandıktan
sonra kalanlar |
722 |
Keş |
Topak haline gelmiş kurutulmuş peynir. |
723 |
Kevgür |
Süzgeç |
724 |
Keyli |
Böyle |
725 |
Kıran |
Ölümcül hayvan hastalığı |
726 |
Kırı gibi |
Eşşek gibi |
727 |
Kırıdak |
Urbayı geyip hava atma |
728 |
Kırkma, gırkma |
Traş etmek |
729 |
Kimipti |
Kim önce |
730 |
Kirellik |
Banyo |
731 |
Kiremüt |
Kiremit |
732 |
Kiren |
Kızılcık |
733 |
Kirez |
Kiraz |
734 |
Konak - gonak |
Yemek verme sırası |
735 |
Kotarmak |
Yemeği tencereden boşalmak |
736 |
Köfür köfür |
Sıcak havada esen serin rüzgar |
737 |
Köm |
Gömme işi. (neceetdünü kömdünüzmü=Necatiyi
defnettiniz mi) |
738 |
Kömüş - Camız |
Manda |
739 |
Kömüşboku |
Siyah parlak cam tipli bir taş. |
740 |
Kösdek |
Bir hayvanın otlaması için bir yere bağlanması |
741 |
Kösmek |
Vurmak |
742 |
Kösüle kal |
Büzülüp kal |
743 |
Kösüre |
Kesici aletleri bilemek için kullanılan yuvarlak
bileyi taşı. |
744 |
Kösüre |
Kösele |
745 |
Köy göçüren |
Ekinin içinde yetişen zararlı ot. |
746 |
Köz |
Kızarmış kömür |
747 |
Kuş nasdiği |
Sapan |
748 |
Kuşene |
Küçük tencere |
749 |
Kuzuluk |
Ocaklığın altı. |
750 |
Külah |
Başlık, bere |
751 |
Külçe |
Küçük bazlama |
752 |
Küllük |
Hayvan Gübresinin atıldığı yer. |
753 |
Külük |
Balyoz |
754 |
Künge |
Ufalmış ve kurumuş hayvan dışkısı ve odun
parçacıkları (ocakta yakılır) |
755 |
Kürtün |
Karın rüzgarın etkisiyle biryeri doldurması |
756 |
Kürük |
Kulağı kesilmiş. |
757 |
Küskü |
Kalın sopa (kapı arkalarına dayamak için konulurdu) |
758 |
Küştüre |
Tahtanın yüzünü düzelten alet |
759 |
Küt |
Ayakları tutmayan |
760 |
Küt |
Felçli |
761 |
Küydelemek |
Fırlatmak (yokardan aşşa küydeler atarın şindi) |
762 |
La oolum düşümüşüvon |
Çocuğa öğüt |
763 |
Lımbırtdak |
Yavaşdan - usulca |
764 |
Macar |
Erkek manda |
765 |
Madara etme |
İstenmeyen durum |
766 |
Madırga |
Usta çekici |
767 |
Mal deynee |
Salak |
768 |
Malak |
Manda yavrusu |
769 |
Malamak |
İneğin böğürtüsü |
770 |
Mancar |
Yenilen bir bitki, kavurması iyi olur |
771 |
Mane vemek |
Küçüseme gibi - beğenmemek |
772 |
Mavu |
Mavi |
773 |
Mayasur |
Basur |
774 |
Mayha, mahi |
Panayır |
775 |
Mayhoş |
Ekşi |
776 |
Mayıs |
Hayvan gübresi - fışkısı |
777 |
Mayışmak |
Gevşemek |
778 |
Mazarat |
Yaramazlık yapmak |
779 |
Meemet |
Mehmet |
780 |
Meersimemek |
Önemsememek |
781 |
Meh, me, müh |
Al |
782 |
Memişga |
Pişmiş hamura tereyağ şeker dökülüp yinü |
783 |
Menevre |
Yolunu bulmak, işini bilmek |
784 |
Merdiman |
Merdiven |
785 |
Merkep |
Eşşek |
786 |
Meşakgat |
Zorluk , sıkıntı |
787 |
Met |
Çelik çomak oyunu |
788 |
Meymenet |
Yüz şekli |
789 |
Meymenetsüz |
Lüzumsuz,işe yaramaz |
790 |
Mezellik |
Mezarlık |
791 |
Mığhtar |
Muhtar |
792 |
Mındar |
Besmele çekilmeden kesilen hayvan |
793 |
Mısdava |
Mustafa |
794 |
Mısga |
Muska |
795 |
Mısmıl |
Mundar olmayan |
796 |
Mızıklama - vızıklama |
Vaz geçme |
797 |
Mintan, göynek, ilbade |
Gömlek |
798 |
Miti |
Ufak defek |
799 |
Motur |
Traktör |
800 |
Mucur |
Bir ölçeğin dörtte biri |
801 |
Muğallak - Muallak |
Ortada kalmak |
802 |
Muhanet |
Muhtaç olunan kişi (Yaradan merde de namerdede
muhanet etmesin) |
803 |
Mukayet olma |
Koruma |
804 |
Mutaç |
Muhtaç |
805 |
Muzur |
Yaramaz |
806 |
Münkür gelmek |
İnkar etmek |
807 |
Müsürüf |
Savurgan |
808 |
Müzevir |
İnatçı, arabozan |
809 |
Naadan |
Hatır yıkan |
810 |
Nacak |
Küçük balta |
811 |
Nafıt- Nofut |
Nohut |
812 |
Nakıs |
Aksi |
813 |
Namlı |
Tırpanla biçilen ve sıralı bir şekilde yerde yatan
ekin desteleri |
814 |
Nane |
Hata gibi bir şey veya hafif kusur veya şakaletin. |
815 |
Navu bi tasamusamu va |
Bişimi va |
816 |
Navu, neu |
Bişimi va |
817 |
Neciyet |
Naciye |
818 |
Neççen, Netçeng |
Ne yapacaksın. |
819 |
Needecen |
Ne yapacaksın. |
820 |
Neediyon |
Ne yapıyorsun |
821 |
Nembeen |
Ben bilmiyorum |
822 |
Neminazım |
Doğrusu - işine gelmez neminazım. |
823 |
Nesibetsüz |
Terbiyesiz |
824 |
Neşolsa |
Nasılolsa |
825 |
Neşşşt, Heşt |
İneklere söylenir (heşt, neyş, geşgeş) |
826 |
Nişabak |
İşaret |
827 |
Nobal |
Vebal |
828 |
Nodul |
Üngenderenin ucunda bulunan ucu sivri çivi |
829 |
Nüzül |
Felç |
830 |
O takkada |
O dakikada |
831 |
Ocak |
Üfleyerek iyileştirdiğine inanılan kişilere verilen
ad. |
832 |
Ocak |
Bostanda sebze ekilen bölümler. |
833 |
Ocaklık- ocak |
Şömine |
834 |
Oğlanlık olma |
Havale geçirme |
835 |
Ok atma |
Pay etme |
836 |
Ok |
Kağnı ile boyunuduruk arasındaki çatal ağaç |
837 |
Oklaaç |
Oklava |
838 |
Okutma |
Hocaya gitme |
839 |
Oluk |
Çeşmeden akan suyun toplandığı yer. |
840 |
Onaçça |
Düzgünce |
841 |
Onarmak |
Dövmek |
842 |
Onarmak |
Temizlemek (Gadun kelliyi onardınmı) |
843 |
Onarmak |
Tamir etmek |
844 |
Ondan keyli |
Ondan sonra |
845 |
Ondurmak |
İyi yönde yardım |
846 |
Onmaduk |
Sonradan görme |
847 |
Onmak |
İyi duruma gelmek |
848 |
Ooşalamak |
Ovalamak |
849 |
Ordan aarı |
O taraftan |
850 |
Ortancıl |
Büyüğün küçüğü |
851 |
Osmannı |
Ağır, oturaklı, hatırlı, kadınlar için
söylenir. |
852 |
Ossamanı |
İlkbahar |
853 |
Oşkiş |
Köpeği kışkırtma, saldırtma sözü |
854 |
Otumacı |
Misafir |
855 |
Oturu düşme |
Kendi isteği ile kocaya kaçma |
856 |
Ovakıtları |
O zaman |
857 |
Oyulgama |
Yamayarak dikmek |
858 |
Oyulgama |
Kabaca dikme |
859 |
Ozamat |
O zaman |
860 |
Öbek |
Saman veya ekin yığını |
861 |
Öcüt, öncüt |
Borç |
862 |
Ödlek |
Korkak |
863 |
Öfelek, efelek |
Geniş yapraklı bir bitki, heryerde olur |
864 |
Öğülceme |
Kusacak gibi olmak |
865 |
Öğürmek |
Hastalıktan dolayı ksuma durumu |
866 |
Öğüt - öğütme |
Midesi alarak yeme. |
867 |
Öleme |
Saklambaç |
868 |
Öllüğün körü |
Tersleme sözü |
869 |
Öndüügün |
Önceki gün |
870 |
Öösger |
Rüzgar |
871 |
Örüklü |
Doldurup taşırma |
872 |
Össehet - Össahat - össeet |
Hemen |
873 |
Öteki ev |
Yan oda, kışlık oda |
874 |
Ötürmek |
İshal (genelikle hayvanlar için kullanılır ) |
875 |
Övüt |
Un öğütme |
876 |
Övüt |
Öğüt vermek (nasihat etmek) |
877 |
Özemek |
Katı yoğurdu su katıp kaşıkla karıştırmak |
878 |
Pala |
Kalın bez örtü |
879 |
Pala |
Gösterişli |
880 |
Palta |
Balta |
881 |
Pat |
Ani |
882 |
Patoz |
Harman makinası |
883 |
Pavkırmak |
Köpek havlaması - veya çok sinirli bağırma
(pavkurma lan) |
884 |
Pavluka |
Fabrika |
885 |
Payanda |
Desteklemek amacıyla yanlardan dayanmış direk. |
886 |
Pazı |
Bir bazlamalık hamur |
887 |
Pelese |
Çöplük gibi yerler veya korkulabilecek yerler |
888 |
Pelit |
Meşe palamudu |
889 |
Pesende |
Başkasının emrine girmek, korunması altında olmak |
890 |
Peşit |
Peşin |
891 |
Peşkir |
Havlu |
892 |
Pey |
Peşinat |
893 |
Pırtı |
Kumaş |
894 |
Pıs - pısmak |
Oturmak veya saklanmak |
895 |
Pirşenbe |
Perşembe |
896 |
Pörtletmek |
Göznü iyice açmak (gözünü pörtletme lan) |
897 |
Pöyrek |
Böbrek |
898 |
Pöyrek |
Beton Su borusu |
899 |
Purç |
Ağaç üzerindeki asalak ot (ökse otu) |
900 |
Pus |
Sis |
901 |
Pür |
Gürgen dalı |
902 |
Pürçek |
Dağınık Saç |
903 |
Püsküüt |
Bisküvi |
904 |
Ramuk, Yamuk |
Traktör Römorku |
905 |
Ruf |
Ruh |
906 |
Saar |
Sağır |
907 |
Saçı, saçu |
Düğünde takılan takı veya başka malzemeler |
908 |
Sağmal |
Sağılan hayvanlar için kullanılır |
909 |
Sal |
Gönder |
910 |
Sal, sal tahtası |
Tabut ( Böbeler salımdan dutmasın ) |
911 |
Salım |
Salgın hastalık |
912 |
Salım |
Giderleri eşit paylaşım |
913 |
Salım |
Ortak fayda sağlayacak bir iş içim para toplama |
914 |
Salma |
Para toplama |
915 |
Samallık |
Samanlık |
916 |
Samut |
Sağır, dilsiz |
917 |
Sapaladı |
Şaşırdı |
918 |
Saplı |
Kepçe |
919 |
Sargın- sargun |
Dostluk |
920 |
Savsalamak |
Telaşlanmak |
921 |
Saya |
Avlunun çatısı |
922 |
Saya |
Evlerin girişinde bulunan ve ana bölümlere geçişi
sağlayan bölüm |
923 |
Sayıntı |
Saygı |
924 |
Sehet |
Saat |
925 |
Seklem |
Yünden yapılmış çuval |
926 |
Seme |
Sersem, şaşkın |
927 |
Seme |
Uyku yeni kalkmış hal. |
928 |
Sergen |
Raf |
929 |
Sergendegezen |
Fare |
930 |
Sergü |
Yıkanmış tahılları kurutmak için kilim, hasır gibi
örtülerin üzerine serilmesi |
931 |
Seydamet |
Seyyit Ahmet |
932 |
Seyin |
Hüseyin |
933 |
Seyirtmek |
Koşmak |
934 |
Seyricek Düşmek |
Bozulmaya yüz tutan etin kurtlanmadan önce
üzerindeki sinek yumurtaları |
935 |
Seytanım |
Seyyit hanım |
936 |
Sıracalı |
Yaramaz |
937 |
Sıyır |
Sığır |
938 |
Sıyır sıyır |
Yılanın otların arasındaki sesi gibi. |
939 |
Sıyırmak - sıyır |
Tabak veya tencerinin dibini ekmeklemek veya
bannaklamak. |
940 |
Sıyruk |
Deli gibi bir şey. |
941 |
Silme |
Doldurma |
942 |
Sin sin |
Hıdırellez veya düğünlerde ateşten atlama |
943 |
Sini |
Tepsi |
944 |
Sinmek |
Yağmurdan garalatıya kaçmak |
945 |
Sinmek |
Elbiselerin koku emmesi (anuu üsdüne duman sinmiş) |
946 |
Sinmek |
Saklanmak |
947 |
Sirke |
Bit veya kene yavrusu |
948 |
Sirke |
Bildiğimiz zalata veyahutda turşuya gonulu |
949 |
Siymek |
İşemek |
950 |
Soğuk guyu |
Lastik ayakkabı |
951 |
Somun |
Ekmek |
952 |
Sorak |
Ekmek ve şekerin çiğnenip tülbentte böbiye emzik
niyetine verilmesi. |
953 |
Sordu |
Emdi, bitirdi |
954 |
Sormak |
Hepsini bitirmek |
955 |
Sorutma |
Şaşkın bakma , dinelme |
956 |
Söbe (Söbe suratlı) |
Oval |
957 |
Sömürme |
Kemiğin iliğini emme gibi. |
958 |
Su kavletmek |
Herhangi bir yerin çarpma veya ezilme sonucu su
toplaması |
959 |
Sumsuk |
Yumruk, |
960 |
Sundurmak |
Vermek. Gizlice vermek |
961 |
Suruk, Sırık |
Öküz arabasıynan otneyi daşunukene, dengiyi sağlamak
için kullanılan ağaç. |
962 |
Susa |
Yol |
963 |
Suvan, soan - sovan |
Soğan |
964 |
Suya bakıtma |
Hocaya gitme |
965 |
Südüyutma |
Yoğurt mayalama |
966 |
Sülüüketmek |
Her şeye tenezzül etmek. |
967 |
Sümsük |
uyuşuk davranan, miskin, aptal, mıymıntı, sünepe,
pısırık |
968 |
Sürgüç |
Bulasik yikamaya yarayan bez parçasi. |
969 |
Süsmek-süsüşme-süs-süsdü |
Toklu, Teke, dana veya öküzlerin buynuzları ile
dövüşmesi. yi süs'dü) |
970 |
Süt çalma - yovurt çalma |
Yoğurt mayalama |
971 |
Süydük |
Sidik |
972 |
Süzek |
Ağaç süt süzgeci |
973 |
Şabapçı |
Yağcı - yalaka |
974 |
Şak Şak |
Tespih |
975 |
Şak |
Bölünen eşit parçadan birisi |
976 |
Şakkıdak |
Birdenbire |
977 |
Şalaman |
Yüze gülüp arkadan atan |
978 |
Şallak |
Yalaka, dönek veyahut yağcı |
979 |
Şapırtdak |
Hemen |
980 |
Şaplak |
Bir çeşit sacda pişirilen yağlı ekmek |
981 |
Şaplak - Şamar |
Tokat |
982 |
Şarpın- Şarpun |
Eşarp |
983 |
Şavgu |
Yayılan ışık |
984 |
Şavgu |
Şevki |
985 |
Şayaklamak |
Aranmak |
986 |
Şebit |
Yufkanın saçta pişmiş hali |
987 |
Şerii tahtan varsa |
Dinin imanın varsa |
988 |
Şıklak |
Bir yerin su toplaması (du bahıyın elin şıklak olmuş |
989 |
Şimşak |
Şimşek |
990 |
Şipirtdek |
Hızlıca |
991 |
Şirret |
Geçimsiz |
992 |
Şişek |
Büyük kuzu |
993 |
Şüyle büyle yapma |
Şöyle böyle |
994 |
Ta deyhora |
İşaret etmek |
995 |
Taa |
Daha |
996 |
Taavit |
Tevfik (gara tavitgil) |
997 |
Tafra |
Gurur |
998 |
Talla |
Tarla |
999 |
Tavsımak |
İyileşmek |
1000 |
Tavsımak |
Kurumaya yüz tutmak |
1001 |
Tayır |
Tahir |
1002 |
Tayır tayır |
Bir şeyi sürüklemek veya kesmek |
1003 |
Taytı |
Birinin peşine takılan, peşinden gelen |
1004 |
Tebelleş olmak |
Olmadık yere başkası ile kötülük için uğraşmak |
1005 |
Tecelli |
Kader |
1006 |
Teh |
Tüh, yazık |
1007 |
Tekavit - Tekavüt |
Emekli |
1008 |
Tekne |
Hamur yoğurulan tahta |
1009 |
Tekne çamı |
Asırlık Çam Ağacı |
1010 |
Telbüz |
Aceleci |
1011 |
Telek |
Kanat |
1012 |
Teltük |
Sakar, El becerisi iyi olmayan, her şeyi elinden
düşüren, kırıp, döken |
1013 |
Temek |
Ahırdan havan gübresinin atıldığı küçük pencere |
1014 |
Temin- Demin |
Az önce |
1015 |
Temşüt |
Sahur |
1016 |
Tengellek |
Tekerlek, yovallak |
1017 |
Tengil Mengil |
Tepe takla yuvarlanmak |
1018 |
Tepsirmek |
Kurumak |
1019 |
Tevatür |
Abartılı |
1020 |
Tez |
Çabuk |
1021 |
Tıkırdak - Tıkuruk |
Koyunun boynuna takılan küçük çan |
1022 |
Tıngırdak - tıkıruk |
Hayvanların boynuna bağlanan büyük zil |
1023 |
Tırkız, tırgız, tırhuz |
Kapı arkasına konulan direcen |
1024 |
Tırsmak |
Korkmak |
1025 |
Tıska |
Zayıf veya sovanın güççüü |
1026 |
Tirit |
Burundan akan sıvı |
1027 |
Tirit |
Bir çeşit yemek |
1028 |
Tiyniyet |
Mizaç, maya |
1029 |
Toğturadil |
Doktor adil |
1030 |
Tohtur, dokdur, toğtur. |
Doktor |
1031 |
Tokaç |
Çamaşır ve yün yıkamaya yarayan ağaç alet. |
1032 |
Toklu |
Koç |
1033 |
Tokya |
Terlik |
1034 |
Tomafil, tomofil |
Otomobil |
1035 |
Tomatis |
Domates |
1036 |
Tomatis |
Domates |
1037 |
Tombalak, dombalak |
Şişman |
1038 |
Tonga - Tongı |
Tuzak, kapan, oyuna gelmek (tongıya düşdüm) |
1039 |
Tongra, Tonra |
Kir |
1040 |
Toplayıcı |
Dilenci |
1041 |
Tosur Tosur |
Kızgın bir şekilde burnundan nefes alma verme |
1042 |
Tosurdaklı |
Ters adam |
1043 |
Törsengi |
Ters adam |
1044 |
Tuluk |
Peynir küpü |
1045 |
Tuluk |
Tulum |
1046 |
Tuman - Pantul |
Pantolon |
1047 |
Turfan - tufran |
Yayık |
1048 |
Turpan |
Tırpan |
1049 |
Tutacak |
Sıcak kabı tutma bezi |
1050 |
Tutak |
Tencere tava tutmaya yarayan bez |
1051 |
Tutam |
Avuca sığan |
1052 |
Tünek |
Tavuk kümesi |
1053 |
Tüytük |
Tiftik |
1054 |
Uğraşma |
Kızdırma |
1055 |
Uğraşma |
Meşgale |
1056 |
Uğunmak |
Sızlanmak, bir yerin ağrıyıp sızlanılması |
1057 |
Upruk |
İbrik |
1058 |
Usdun - Ustun |
Tavan |
1059 |
Usdurup |
Uygun |
1060 |
Uşak |
Çocuk ( bizim uşakla bu sene güze gelmedi) |
1061 |
Ut, utlanmak |
Utanma |
1062 |
Uvvuç , Uuuuç |
Üşüdüm |
1063 |
Uylaşduma |
Aralarını bulmak. |
1064 |
Ücüra |
Kuytu- Kimsenin gitmediği yer |
1065 |
Üç etek |
Yöresel kıyafet |
1066 |
Üfer olmak |
Hastanın titremesi (Uvvuç üfer oluyon üsdümörtün
donuyon) |
1067 |
Üflük |
Islık |
1068 |
Üğünmek |
Acı içinde gıvranma |
1069 |
Ümüğü garimcelenmek |
Boğazına birşeylerin düğümlenmesi veya çok bağırmak.
|
1070 |
Ümük |
Gırtlak |
1071 |
Üngendere |
İnce uzun değnek (öküzlere kullanılır) |
1072 |
Üren -ürdü - ürmek |
Ulumak, Havlamak . Zaar (köpek) zabaa gada ürdüye la
uyutmadı. |
1073 |
Ürfet |
Rafet |
1074 |
Ürün |
Süt ve süt ürünleri |
1075 |
Üsdaçuk |
Kamyon, kamyonet |
1076 |
Ütmek |
Oyunda kazanmak |
1077 |
Üvütlemek |
Ayırmak seçmek |
1078 |
Üzülmek, üzdüme |
Kopacak hale gelmek (bannamı paltıya
üzdürüvedüydümüne) |
1079 |
Va mı? |
Var mı? |
1080 |
Varıyon |
Geliyorum |
1081 |
Ve |
Ver |
1082 |
Velespit |
Bisiklet |
1083 |
Veram |
Verem |
1084 |
Verane |
Kullanılmayan bakımsız yapı. |
1085 |
Vıngıdı, |
Çalgı |
1086 |
Vızırdamak |
Kendi kendine konuşmak |
1087 |
Vızırtdak |
Aniden |
1088 |
Yalak |
Hayvanların sıvı yiyecekleri yedikleri içi oyulmuş
taş veya ağaç. |
1089 |
Yalamuk |
Çam ağacının kabuğunun alt yenilen kısmı |
1090 |
Yalapdak - yalapbıdak |
Çabucak bitirme |
1091 |
Yalapşak |
Acele veya yalandan |
1092 |
Yaldır Yaldır - yıldır yıldır |
Temiz su |
1093 |
Yama |
Yokuş |
1094 |
Yama |
Ek |
1095 |
Yanaz |
Yaramaz, geçimsiz |
1096 |
Yangabuz |
İnsani yönü zayıf, insanlarla kolay ilişki
kuramayan, geçimsiz |
1097 |
Yangun - Yangınlık |
Aşık olma |
1098 |
Yanıllı |
Sırt (yanıllına bi gazak al gavi geyinla üsdünü) |
1099 |
Yanşımak, Yağşamak |
Konuşmak, dertlenmek |
1100 |
Yantaşı |
Ocaklığın iki kenarındaki taşlar |
1101 |
Yantiri |
Akıllı, uyanık, kurnaz |
1102 |
Yarışma |
Koşmak |
1103 |
Yarpuz |
Dere kenarında yetişen naneye benzer bir
bitki. |
1104 |
Yarsımak |
İmrenmek, özenmek, beğenmek |
1105 |
Yaruk davul |
Şişman |
1106 |
Yaslaaç |
Hamur açılan yassı tahta |
1107 |
Yaslağaç |
Üzerinde hamur açılan kısa ayaklı masa biçimli araç. |
1108 |
Yaslı |
Yassı |
1109 |
Yaşmak |
Yemeni ile yüzünü kapatma |
1110 |
Yavsu |
Bit veya kene yavrusu |
1111 |
Yayak |
Yürüyerek |
1112 |
Yaylık |
Otlak, |
1113 |
Yaymak |
Otlatma |
1114 |
Yaymak |
Ekmek yapmak, yufka ekmek açmak |
1115 |
Yaynukturma |
Yerinden etme, (yayvrulu bir guşyuvasına elini
sokarsan anası bitaa gelmez) |
1116 |
Yayuk |
Tereyağyapmıya yarayan tahtadan yapılmış araç. Bknz.
Turfan ;)) |
1117 |
Yazı |
Büyük çayırlık, |
1118 |
Yazlık |
Evin misafir odası |
1119 |
Yazmak |
Bazlama hamurunu yaslağaçta hazırlayıp bekletmek |
1120 |
Yence, yencelmek |
Hafif, hafiflemek |
1121 |
Yeşilgan |
Yeşil kertenkele |
1122 |
Yılar, yular |
Hayvanın başına geçirilerek çekilen urgan |
1123 |
Yıldır Yıldır |
Fazla sulu yemek |
1124 |
Yıldır Yıldır |
Temiz su |
1125 |
Yılgun - yılgın |
Bıkmak |
1126 |
Yılma |
Bıkma |
1127 |
Yırmık. Yırmuk |
Yumruk, |
1128 |
Yıvın |
Ot veya sap yığını |
1129 |
Yıvma |
Yığma |
1130 |
Yoğka, yoğha |
İnce |
1131 |
Yovallak |
Yuvarlak |
1132 |
Yulanug dolabı |
Yıkanma Yeri |
1133 |
Yumak, yunmak |
Yıkamak, yıkanmak |
1134 |
Yuntu |
Bulaşık suyu |
1135 |
Yunurmak |
Yoğurmak |
1136 |
Yüklü |
Hamile |
1137 |
Yüklük |
Yatak ve yorganların yığıldığı yer. |
1138 |
Yüksünmek |
Çekememek |
1139 |
Yülütmek |
Traş etmek |
1140 |
Zaar |
Köpek |
1141 |
Zabısı |
Sahibi |
1142 |
Zağmak |
Yılan gibi sessizce |
1143 |
Zahra |
Hayvan yiyeceği. Saman, yem, ot. Zahire. |
1144 |
Zalatalık |
Salatalık |
1145 |
Zaldırakkı |
Dağınık Hakkı |
1146 |
Zaldur zuldur |
Dağınık |
1147 |
Zalha |
Zeliha |
1148 |
Zangıdı zungudu |
Çalgılı türkülü ortam - gürültü |
1149 |
Zati |
Zaten |
1150 |
Zeklenmek, zevklenmek |
Dalga geçmek |
1151 |
Zellet - zelletli |
Lezzet - lezzetli |
1152 |
Zere -zeere diyom bende |
Belli ki (zira) - belliydi |
1153 |
Zeregada |
Küçük- Minik |
1154 |
Zerzavat |
Sebze meyve |
1155 |
Zevda - Zevdalanmak |
Aşık, Sevdalanmak |
1156 |
Zevle - zevli |
Boyunduruktan öküzün çıkmaması için deliklere
sokulan sopa. |
1157 |
Zevli |
Öküzlerin boynuna takılan ve kağnı çekmeye yarayan
uzun ağaç |
1158 |
Zevzek zevzek |
Boş yere |
1159 |
Zıbarmak |
Zorla uyumak |
1160 |
Zıkkımın peki, hasbanın peki |
Kızınca söylenir. Boğazda takılıp kalacak şey. |
1161 |
Zıngıldamak |
Yerinden oynamak, Sallanmak |
1162 |
Zırtapoz |
Söz dinlemez kimse |
1163 |
Zırtlan |
Çok hareketli kişiler için biraz kızmaklı söylenir. |
1164 |
Zıtkı sıyrılmak |
İlişkiyi alakayı kesmek |
1165 |
Zıva, zıvama |
Sıva, sıvama |
1166 |
Zızdırmak - sızdurmak |
Kuyruk yağını eritip yağını çıkarmak. |
1167 |
Zibidi |
Başına buyruk, parasız, |
1168 |
Zibidi |
Sevdiği birinin çocuğuna söylenir. |
1169 |
Zilif |
Öne dökülen saç |
1170 |
Ziv ziv |
Boğayı ineğe salmak |
1171 |
Zivmek |
Sessizce |
1172 |
Zoba |
Soba |
1173 |
Zoldur zoldur |
Sallana sallana |
1174 |
Zortlatma |
Zorlattırma. Eyibi (Eyüp) daşı galduruken
zortlatdudum. |
1175 |
Zottirik, zartlak, zırtlan |
Hareketsiz duramamak, sürekli hareket etmek |
1176 |
Zöldür - Zaldır |
Uzun boylu |
|
Zunna |
Zurna |
Go: koy (keseri yerine go)
Go go (sinirlenlenince): koy koy (gogaylı taplıyı
yerine go diyon go go oynamala)
Golaa (koy artık): yerine golaa paltıyı yerine gola!
Elinden bi gazaa mazaa çıkımıkıvör.
Kimipti: kim önce (kimipti gelüse ona bi gıdım cevüz
verün)
Dokuma: ağzına dokuduuumun bebesi
Boğaz karıncalanması: La böbe saa ünniye ünniye ümüüm
garimcedi
Süsmek: Yörün la, öküz bebiyi süsdü
Ağdırmak: Haripleem (halil İbrahim) gölüün (eşşek)
üsdüne semeri ağduruve de oduna gidecem
Biz: Eskiden ayakkabı yamanırken delik açmaya yarardı
Çıkla: Yımırtıyı çıkla yemeyin ekmeenen yeng
böbeler, gannınızı eyi doyurun
Neminazım: Apdılla mısdava eyüdü şindi neminazım
(doğrusu) - adama söyledik yapmadı, neminaazım
Zırtlan (yaramaz): Hele Layn şu bebeye bak aynı
zırtlan gibiyala