Ankara, Kızılcahamam ilçesine bağlı Ankara-Çerkeş karayolu üzerinde, sırtını "ÇEYİL" meşeliğine dayamış, sol tarafında heybetli Işık Dağı, sağ tarafında Büyük Asar dağı bulunan, suyu; kuzpınar, hambarkaya ve arduçtan gelen; asırlık "TEKNE ÇAMI" ile kökleri Orta Asyaya dayanan, ayrıldığında insanın içine bir burukluk ve ateş düşüren, o tadına doyulmaz Gövel Suyu olan bir "ANADOLU KÖYÜ'DÜR."
Köyümüzü; hiç görmeyen, bilmeyen, kimseyi tanımayan, bir köyünün olduğunun farkında olmayan, biz kimlerdeniz, kimlerle akrabayız gibi şeyleri bilmeyen köye gelsin.
Arefe günleri ve Cenazelerde muhakkak gayret gösterip köye gelmeye çalışalım.
Bayram günleri de köye gelelim, akraba, komşu, hısım kavim ziyareti ile kabristan ziyareti yapıp dönelim olur mu.? olur.



24 Haziran 2019 Pazartesi

“Kiseköy”, “Kise-i Balâ”, “Yukarı Kise


YUKARIKESE
             Eski adı “Kiseköy”, “Kise-i Balâ”, “Yukarı Kise” olan köy, ilçenin kuzeyinde, 1365 metre rakımda, Köroğlu Dağları’nın güney plato düzlüğünde bir orman köyüdür. Kızılcahamam-Çerkeş karayoluna 3 km, ilçe merkezine ise 35 km uzaklıktadır.  Ayrıca Seyhamamı ve Sipahiler mahalleleri vardır.
           “Kis” kelimesi Anadolu’da taş, kum, kil ile karışık kaynaşmış sert tabaka; bir çeşit taşlı toprak anlamında kullanılmıştır. Yukarıkese Köyü’nünde toprak yapısı bu tarife uygundur.
Osmanlı’nın kuruluş yıllarında bölge, Ulu Bey ve oğlu Binari Bey’in hakimiyeti altındadır. Günümüzde Seyhamamı’nın bulunduğu yere “Kilise” Köyü denilmektedir. Burada Roma dönemine ait bir kilise ve hamam kalıntıları bulunduğu için “Kilise” adı verilmiştir.
             Yıldırım Bayezid Han tarafından bu köy Ulu Bey soyundan İskender Bey b. Muhammed’in evladından Binari Bey’e mülk olarak verilir. İskender Bey, bu kiliseyi camiye çevirir. Cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmış ve günümüzde ibadete açıktır. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde “Kese köyünde vaki Hamam mevkiinde İskender Bey Camii Şerif Vakfı” olarak kayıtlıdır.
1463 yılı vakıf kayıtlarında “Seğ Ilısu’da (Sey Hamamı) Hasan Şeyh elinde bir çiftlik yer ve bir değirmen Seğ Ilısu’na vakf etmiş, kadimü’z zamandan defterde mukarrer yazılmıştır” ibaresinden Şeyh Hasan’ın Seyhamamı Köyü’nde bir çiftlik yer ve bir değirmeni kamu yararına vakfettiği anlaşılıyor.
1530 yılı kayıtlarında ise Hasan Şeyh’in vakfı “Hüseyin Şeyh Zaviyesi” adını alır.

            Fatih Sultan Mehmed, bir çiftlik yeri ve değirmeni, yolculara ve misafirlere hizmet etmek şartıyla Hüseyin Derviş’e “sadaka” olarak verir. Hüseyin Derviş’ten sonra bu vakıf, Binari Bey oğullarına verilir. Sey Hamamı harap olduğu için hamamın tamir edilerek hizmete açılması için bu vakfın mülklerinin tasarrufu Musa oğlu Hüseyin’e verilir. Kilise (Seğ Ilısu) Köyü ise İskender Bey’in tımar mülküdür. İskender Bey, Binari Bey’in oğlu olup, Candaroğulları ile bir ilişkisi yoktur.

KÖYÜMÜZÜN TARİHİNE IŞIK TUTACAK RESMİ GAZETE

https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/4310.pdf



İkinci Mahmud döneminde Şeyh Hasan Vakfı’nın Seğ Ilısu’da bir değirmen, bir çiftlik yer, bir hamam, bir köprü ve bir hanı olduğu, bunların gelirlerinin de yolculara ve misafirlere harcanması şart kılınmıştır. Ayrıca Kilise Köyü ahalisi de bu vakıf akarlarına bakmak, korumak ve onarmak şartıyla avarız ve nüzül vergilerinden muaf tutulmuştur
.

              1815 yılında Kilise Köyü ahalisi, Seğ Hamamı ile hanın harap olduğunu ve onarımının yapılmasını ister.
                    Sey Hamamı ve Kızılca Hamam’ın bakımlarından bölgede oturan köy ahalisi sorumlu olup, bu görevleri karşılığında da vergiden muaf olurlar.
1815 tarihli bir belgede “Ankara’nın Şorba kazası Kilise Karyesi ahalisi han ve hamamın tamir edilmemesi cihetiyle tekâliflerini vermediklerinden, han ve hamamın tamiri ve hissesi tekaliflerinin verilmesi için emir yazılması” istenir.
            “Yabanabad Kazası’nın bazı köylerinden bir kısım kimselerin arazilerini fuzuli olarak ekip kendilerini rahatsız ettiklerine dair Şorba Nahiyesi’nin Kilise-i Bala Karyesi’nden Gamsız oğlu  Durmuş’un verdiği arzuhale göre durumun tahkiki.”
             1776 yılında Murtazaâbad Malkoçoğlu (Halkavun) Köyü’nden Katipoğlu Seyid Mehmed ve Yabanâbad Yukarıkise Köyü’nden Çil Ahmet, “ayan”lık***  iddiasında bulunurlar. Ahaliden haksız yere vergi toplarlar. 1784 yılında Çil Ahmet oğlu Hasan bir süre sonra yakalanıp Aytuz Kalesi’ne kapatılır. Fakat Çil Ahmet kale dizdarının kızı ile evlenip kaçar. Bu olay üzerine kale dizdarı ile Çil Ahmet ’ in yakalanıp başlarının kesilerek İstanbul’ a gönderilmesi emrolunmuşsa da Çil Ahmet ’in bundan sonra ne olduğu bilinmiyor.
       Sipahiler Mahallesi’nde andezit taşından yapılmış çeşmenin**** Osmanlıca kitabesinde ”Sahibülhayrat Kemal oğlu Mehmed sene 1291” yazılıdır. 1874 yılında yapılan çeşmenin suyu akmaktadır.
 ***Çeşme ısbalar camisinin yanından hıdırlara giden yol üzerinde bakımsızlıktan harap olmuş vaziyette olup, gövemligilin seliminoğlu ipremin hayvanlarının ayakları altında ezilmektedir. (kimse de dur diyemiyor) ısbaaların çok bostanını sulamıştır.  Çocukluğumda Akkaşgilin Yusuf amcam ve kezban yengemin bu çeşmenin suyu ile sulanmış yırmık gibi yeşil sovanlarını hindi (gülü) gibi marullarını çok yerdik Allah rahmet eylesin. Şimdi çeşmenin ne suyu akıyor ne de bosdan suluyor. ne de o eski tatlar gözellikler yok. çünkü eskiyi koruyan yok!

       1840 yılında Şorba kazasına bağlı olan Kiseköy, 33 hanedir. Cumhuriyet döneminde önce Yabanabad kazası Kızılcahamam nahiyesine bağlanan Yukarıkise, daha sonra Kızılcahamam Güvem bucağına bağlanır.
        v   Bölgede işletilmiş linyit ocağı vardır.**
1960 yılında 768 nüfuslu, 1975 yılında 246 nüfuslu, 1990 yılında 286 nüfuslu iken 2007 yılı adrese dayalı nüfus sayımında 156  kişiye düşer.


Abdülkerim Erdoğan, Geçmişten Günümüze Kızılcahamam-Çamlıdere, Esyav Yayınları, Ankara, 2010
      
 **Linyit ocağı çeyil ile çıkrığın arasında iki oluklunun böğründeydi. bu gün işleten gibi orası da yok oldu gitti. 
2022 yılında gördüğüm bir haberde burada tekrar yarma usulü Linyit araması yapacaklarmış, hıdırların alt yanda da bentonit araması yapılacakmış dediler. Sağolsun Kazım Sarı Arduç merasına yapılacak güneş enerji sistemlerinin kurulmasını engellediği gibi buralarla da ilgilendiğini söylemiştir.. devlete yazdığı yazı alltadır.********

*** ayan :  osmanlı döneminde belirli bir bölgede güç kazanmış toprak ağaları veya "beyler" i
Osmanlı döneminde belirli bir bölgede güç kazanmış yerel toprak beylerini ifade eder.



*******

ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM KAYMAKAMLIĞINA  
KIZILCAHAMAM / ANKARA  

İLGİ :  E-53430385-220.02-4701396  sayılı Valilik yazısına Kaymakamlığın 2742 derkenar havaleli yazı  

KONU :  Ankara Valiliği Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nün E53430385-220.02-4701396  sayılı yazısına Kaymakamlığınızca 05/10/2022 tarih, 2742 derkenar havaleli yazı ve ekindeki ilandaki  Benkar Madencilik tarafından çıkarılacak olan  Bentonit ve Kömür madenlerinin aranması ve çıkarılması sırasında oluşabilecek olumsuz etkilerden etkilenmemek için beyanlarımdır.  

Ankara Valiliği Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü'nün E-53430385220.02-4701396 sayılı yazısına Kaymakamlığınızca 05/10/2022 tarih, 2742 derkenar havaleli yazı ve ekindeki ilanı öğrenmiş bulunmaktayım.

Bu yazıya istinaden öncelikle Benkar Madencilik tarafından çıkarılacak olan Bentonit ve Kömür madenlerinin aranması ve çıkarılmasına itiraz ediyorum.

Benkar madencilik tarafından maden aranması ve çıkarılmasını kabul etmemekle beraber maden arama ve çıkarılması sırasında oluşabilecek olumsuz etkiler için yapılacak olan ÇED toplantılarından bilgilendirilmem, ÇED toplantılarına katılmam, maden çalışmalarından dolayı maddi ve manevi mağdur edilmemem,  İğceler, Yukarıkese, Yukarıçanlı ve Hıdırlar mahallerindeki ortağı bulunduğum taşınmazlar üzerindeki her türlü hakkımın saklı tutulmasını istiyorum.  

İtiraz dayanaklarım;  

1) 29/07/2002 tarihli 31907 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çevresel Etki  
Değerlendirmesi Yönetmeliğinin Birinci Bölümündeki Madde 4-(1) ün (b), (h), (o), (s), (t), (u) bentleri, Madde 4 (aa) bendi, Madde 6 nın (b) bendi, Madde 8 in (4) bendi, Madde 9 un (1), (2), (3), (5) bentleri, Madde 11 in (3), (4) bentleri, Madde 17 nin (1) bendi uyarınca duyarlı bölgede  bulunmam  
2) 2872 Sayılı Çevre Kanunu ve İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğe dayanılarak çıkarılan 29.12.2021 tarih 3713451 sayılı "Bakanlık Olur"ları ile
10.01.2022 tarihli yerel gazetelerde yayınlanarak yürürlüğe giren ASKİ kararında ÇED 1 ve ÇED 2 alanlarının Su havzası kapsamında bulunması  
3) Her ne kadar Benkar Madenciliğin hazırlattığı PTD dosyasında olumsuz etkilerin azaltılacağı yazılsa da yıllık 20000 ton bentonit ve yıllık 20000 ton kömür madeninin aranması, çıkarılması ve taşınması sırasında yarılma, çökme, deprem oluşabilir, toz bulutları, gürültüler, çevre kirliliği ve gürültü kirliliği oluşturacaktır.  
4) ÇED 2 alanı 15095 hektar ormanlık alanda 45 adet yarma noktası açılması demek, 15095 hektar ormanın (oksijenimizin) yok olması, demektir.  
Her türlü maddi ve manevi zararlarımın giderilmesi, her türlü haklarımızın saklı tutulması esasen Bentonit ve Kömür çıkarılması istenen bu bölge İğceler, Hıdırlar, Kasımlar, Yukarıkese ve Seyhamamı kaplıcaları, Yukarıçanlı, Belpınarı, Salın, Yağcıhüseyin, Beşkonak, Kavaközü, Süleler, Ayvacık, Bulak, Kızılcaören, Güvem, Başköy deresi ve köyleri, Acısu deresi ve köyleri olmak üzere İğceler Kasımlar köyü hudutlarında bulunan bu bölge hem hudut olarak hem de yarma noktaları olarak Hıdırlar köyü ile iç içe, yerleşim alanına da takribi 200 metre, Yukarıkese köyü hududunda bir ucundan köy yerleşim alanına 300 metre, bir diğer ucu Sipahiler’den takribi 1,5-2 km, Yukarıçanlı köyüne yine kuş uçumu takribi 1,5-2 km, Belpınar köyüne 2,5-3 km, Salın köyüne kuş uçumu 5 km, Beşkonak köyüne yine kuş uçumu 4-5 km, Kavaközü köyüne 2 km, Seyhamamı Kaplıcalarına 5 km, Güvem beldesi, Ayvacık ve Bulak köylerine de takribi 7-8 km mesafede olduğu, yarma noktaları itibariyle de tüm bu köyler ve civar köylerin birebir etkilenmekte olduğu da ortadadır.

Tüm Kızılcahamam’ın havasını suyunu tarım ve hayvancılığını etkileyecek bir alandır. Bu bölgenin yarıçapı sadece 10 kilometre içinde kalan 30’un üzerinde köy ve yerleşim yeri bulunmakta Kızılcahamam’a da takribi kuş uçumu 15 kilometredir. Burada yapılacak bir madencilik araması çalışmaları sadece birbirine kuş uçumu 1 ila 3-5  kilometre mesafede olan köylerin halkını, havasını, suyunu, tarımını, hayvancılığını etkilemeyecek bu bölgedeki madencilik çalışmaları Ankara’nın temiz havasını, oksijenini sağlayan ormanlarımızı, tamamen Ankara’nın içme ve kullanma suyunu, tarımımızı ve hayvancılığımızı da sona erdirecektir.

 En önemlisi de Ankara’nın içme suyu havzası olan bu bölgemizin tüm Kızılcahamamızın ve köylerine, Çamlıdere ve köylerine, Bolu ili Gerede ve köylerine,Çankırı ili Çerkeş ilçesi ve köylerine özellikle Yumaklı, Saraycık’tan başlayarak Dereköy, Kadıköy, Halkaun Dikenli’ye kadar olan köylerine, bu bölgenin kuraklaşmasına, çoraklaşmasına, ormanlarının azaltılmasına ya da kurumasına sebebiyet verecek yer üstü Güneş Enerjisi(GES) ve Rüzgar Enerjisi(RES) ile  tabiatı kirletecek fabrikalar yanı sıra yeraltı maden arama işlerine Bentonit ve Linyit veya başka hiçbir maden işletme ruhsatının verilmemesi, işletilmemesi bizim bu bölgemizin olduğu gibi tüm Ankara’nın içme suyu olan takribi 10 kilometre altında Eğrekkaya Barajı, Akyar Barajı, Kurtboğazı Barajı, Çamlıdere Bayındır Barajı ve Gerede Barajları Ankara'nın içme kullanma suyunu karşılamaktadır.

Bu saydığımız havzanın dışında Ankara'nın içme ve kullanma temiz su ihtiyacını karşılayacak, hiçbir bölge ve havza bulunmamaktadır.

Dünyamızda ve ülkemizde iklim krizinin yaşandığı bu çağımızda, bu yüzyılımızda tüm Kızılcahamam ve köylerinde, Çamlıdere'de, Gerede'de ve Çankırı Çerkeş bölgesinde tabiatına, ormanına, merasına biz sahibi olduğumuz arsalarımıza, tarlalarımıza, yaylalarımıza, tarım alanlarımıza, otlak yerlerimize, Ankaranın akciğeri olan ormanlarımıza, hazineye ait arazilere yer altı ve yerüstüne bu tür hiçbir yatırım yapılmaması bizlerin ve tüm Ankara’nın temiz hava, temiz su, temiz gıdaya ulaşma ve yaşam hakkının korunması ve sağlanması için vazgeçilmez bir gerçek olduğu bilinmelidir.

Saydığımız tüm bu bölgenin ve Ankara’nın başka bir su kaynağından içme ve kullanma suyunu karşılama imkanı kesinlikle yoktur.

Her türlü enerjinin ve madenin, Bentonit, Linyit ve diğerlerinin başka bir kaynaktan ve başka bir şekilde karşılanması mümkündür ancak SUYUN BİR ALTERNATİFİ YOKTUR, tüm Ankara’nın içme ve kullanma suyunun bir başka kaynaktan kullanılma imkanı yoktur. 

Kısacası suyun ve su ihtiyacının bir başka şekilde karşılanma imkanı yoktur. Geçmişte 10-15 yıl önce bu bölgemizde kuraklık olduğunda, barajlarımızın suyu kuruduğunda, Ankaramızın içme suyunun Kızılırmak’tan karşılanması yoluna gidilmiş, Kızılırmak’ın ağır metal içeren suyunun ne kadar arıtılırsa arıtılsın özellikle yeni yapılmış binalarda galveniz boruyla yapılan tüm bina içi tesisatları, musluk ile bataryaları çürütmüş, çamaşır ve bulaşık makinalarını bozmuş, Ankara halkına ve kamuya milyarca lira hasar açmış ve vazgeçilmiştir. Bu suyu kullanan bizlerde ne tür bir hasar açtığı veya hastalık verdiği hakkında hiçbir açıklama ve araştırma bulunmamaktadır.

Söz konusu bölgenin, İlimize içme ve kullanma suyu temin edilen Eğrekkaya Barajı uzun mesafeli havza koruma alanında, yerleşik alanı dışında yer aldığı tespit edilmiştir. Kurtboğazı-Eğrekkaya-Akyar Barajı Havzaları için havza koruma planı ve özel hüküm belirleme çalışması gerçekleştirilmiş olup hazırlanan koruma planı ve özel hükümler 29.12.2021 tarih ve 3713453 sayılı bakanlık onayı doğrultusunda 10.01.2022 tarihinde yerel gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu proje ile su kaynaklarının koruma planları belirlenmiş olup, havzanın mevcut durumu (jeoloji, hidrojeoloji, hidroloji, imar vb.) ortaya konmuş, gelecekteki nüfus projeksiyonları hesaplanmış, yeraltı ve yüzey suları açısından havzadaki hassas bölgeler belirlenmiştir. Söz konusu koruma planının 44. maddesinde “Havzalar genelinde hazineye ait alanlarda ve orman içi kadastral boşluklar ile orman içi tanımsız alanlarda, ağaçlandırma faaliyeti yapılır.” hükmü ve ASKİ Havza Koruma Yönetmeliği İkinci Bölüm Madde 3’de “İçme ve kullanma suyu temin edilen su kaynaklarının kirlenmesine, miktarının ve su veriminin azalmasına, rejimin bozulmasına neden olacak hiçbir faaliyete izin verilmez.” Hükmünün yer aldığı yine 16 hektarlık ÇED Alanı içerisinde tapulu şahıs parselleri, orman mülkiyetinde parseller ve mera tescilinde parseller bulunmaktadır.

Bu parsellerde çalışma öngörülmemekle birlikte ileriki yıllarda bu parseller içerisinde çalışma yapılması söz konusu olduğunda tarım arazileri ile ilgili olarak “5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu”, mera arazileri ile ilgili olarak “4342 sayılı Mera Kanunu” hükümleri dahilinde Ankara İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne, orman arazileri ile ilgili olarak 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri dahilinde Ankara Orman Bölge Müdürlüğü’ne başvuru yapılarak gerekli yasal izinler alındıktan sonra çalışma yapılacaktır. Hazine arazileri ile ilgili olarak ise yetkili kurum olan Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne, gerekli başvurular yapılarak gerekli tüm izinler alınacak olup, gerekli izinler alınmadan faaliyete başlanılmayacaktır." ibaresine istinaden, yapılması planlanan faaliyet alanının ilimize içme ve kullanma suyu sağlayan Eğrekkaya Barajı uzun mesafeli koruma alanında kalması sebebiyle, Kurtboğazı-Eğrekkaya-Akyar Baraj Havzaları Özel Hükümleri ve Koruma Planı Madde 42: "Havzalar genelinde mevcut orman alanlarının korunması esastır ve bu alanlarda yapılacak olan silvikültür çalışmaları tür çeşitliliğini azaltıcı nitelikte olamaz." ve Madde 43: "Havzalar genelinde mevcut orman alanları, mera arazileri ile İl Tarım ve Orman Müdürlüklerince tarımsal niteliği korunacak alan olarak belirlenen araziler üzerinde tarımsal amaçlı yapı haricinde herhangi bir yapı yapılamaz." amir hükümlerine tabii olduğundan, söz konusu hükümler doğrultusunda bahsi geçen projenin uygulanması mümkün ve  uygun olmayacaktır.  
Yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığım hususların yanı sıra, ilgili kanun ve yönetmeliklere, Ankara Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yazılarında belirtilen görüşlere, ASKİ Genel Müdürlüğü’nün ve Kızılcahamam Belediye Başkanlığı’nın uygun değildir görüşleri de dikkate alınarak bahsi geçen projenin uygulanması mümkün ve uygun olmayacağından durdurularak reddedilmesini istiyor, talep ediyor ve tüm bu köyler ve Ankaralılar olarak da bekliyoruz.

5,5-6 milyon Ankara halkının temiz içme ve kullanma suyu, temiz hava ve temiz gıdaya ulaşma ve yaşam hakkının korunmasını istiyor, talep ediyor ve kayıtsız şartsız bekliyoruz. Birlikte bir empati yapalım, Ankara’da bir iki ay değil sadece 3-5 gün içme ve kullanma suyunun kesildiğini bir düşünelim; evlerimizde, işyerlerimizde, lokantalarda, restoranlarda nasıl bir yaşamla karşı karşıya kalacağımızı da düşündüğümüzde susuz bir hayatın mümkün olmadığını ve olamayacağını, suyun vazgeçilmez olduğunu, her şeyin bir alternatifinin olduğunu ama suyun bir alternatifinin olmadığı gerçeğini yaşamış, anlamış ve öngörmüş oluruz.

Bunu düşünmeye ve bu empatiyi yapmaya devlette, kamuda, özellikle yetkisi, sorumluluğu olan teknik kişilerle, karar alıcı ve karar vericilerin özellikle de idari yargı organlarındaki hakimleri de bu hususları dikkat alarak karar vermeye davet ediyorum. Tüm bu hususlar çerçevesinde de bahsi geçen projenin uygulanmasının mümkün ve uygun olmayacağını, söz konusu projenin uygulanmasının durdurulmasını, iptal edilmesini istiyor ve talep ediyorum.  
Ayrıca yine Yukarıkese köyü hudutlarında, Yukarıçanlı köyü hudutlarına 200 metre mesafede Karaçolu ve Balabaz mevkiinde izinsiz ve ruhsatsız sondaj çalışmaları yapılan çalışmaların da durdurularak taleplerin reddedilmesini,  yine Yukarıkese köyü Seyhamamı sınırları ile Ayvacık köyü sınırlarının bitiştiği yerde orman alanı ve 101 ada 1 parselde yapılan maden aramacılığının durdurularak reddedilmesini, yine Alveren köyünde izinsiz ve ruhsatsız olarak yapılan maden aramacılığı ile ilgili kazı çalışmalarının da durduralarak reddedilmesi hususlarında Kızılcahamam Kaymakamlığınca da gerekli işlemlerin yapılmasını da istiyor, talep ediyorum.  
Ayrıca Kızılcahamam ilçemizin Çeltikçi beldesi Mahkemeağacin bölgesi, İka Maden A.Ş tarafından yapılan Linyit arama projesinin de yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere aynı gerekçelerle uygun olmayacağından reddilmesini istiyor ve talep ediyorum.  
Bir diğer dilek, önerim ve beklentim de Ankara’nın içme suyu havzası olan bu bölgemizin, Tüm Kızılcahamam ve köyleri, tüm Çamlıdere ve köyleri, Gerede ilçesi ve köyleri ile yazıda bahsettiğimiz Çerkeş ilçesi ve köylerinden bu tür hiçbir ruhsatlandırma işleminin yapılmamasını, başlatılmamasını ve hassasiyet gösterilmesini istiyor ve bekliyorum.
Yukarıda arz ve izah ettiğim hususların dikkate alınmasını talep ediyorum. 07.11.2022  

Yukarıkese mahallesi halkından  
Kazım Sarı