Ankara, Kızılcahamam ilçesine bağlı Ankara-Çerkeş karayolu üzerinde, sırtını "ÇEYİL" meşeliğine dayamış, sol tarafında heybetli Işık Dağı, sağ tarafında Büyük Asar dağı bulunan, suyu; kuzpınar, hambarkaya ve arduçtan gelen; asırlık "TEKNE ÇAMI" ile kökleri Orta Asyaya dayanan, ayrıldığında insanın içine bir burukluk ve ateş düşüren, o tadına doyulmaz Gövel Suyu olan bir "ANADOLU KÖYÜ'DÜR."
Köyümüzü; hiç görmeyen, bilmeyen, kimseyi tanımayan, bir köyünün olduğunun farkında olmayan, biz kimlerdeniz, kimlerle akrabayız gibi şeyleri bilmeyen köye gelsin.
Arefe günleri ve Cenazelerde muhakkak gayret gösterip köye gelmeye çalışalım.
Bayram günleri de köye gelelim, akraba, komşu, hısım kavim ziyareti ile kabristan ziyareti yapıp dönelim olur mu.? olur.



24 Haziran 2019 Pazartesi

Düğünler olurdu günlerce hatıralarda iz bırakan?!


Kızılcahamam ve çevre yörelerin gelenekleri hemen hemen aynı olduğu için örnek olsun diye alıntılanmıştır.


Delikanlıları, kızları-kızanları, çobanları, evleri-barkları, yaylaları, tarlaları, harmanları, samanlıkları, ahırları, avluları, dağları, taşları,  sürüleri, koyunları-kuzuları, erkeçleri-tekeleri, kuzuları-oğlakları, inekleri, buzağıları, kömüşleri, öküzleri, atları, köpekleri çok müstesna idi. Daha doğrusu o zamanlar köy bir başka özellik ve güzelliklerle bezeli idi.        
      Düğünler olurdu günlerce hatıralarda iz bırakan… Kına geceleri olurdu kadınlar-kızlar arasında, delikanlılar sinsin oynardı. Kına gecelerinde genç kızlar sabah ezanı okununcaya kadar eğlenirler sürmelim türküsü ile analar-gelinler ağlatılır, sabah ezanı ile birlikte “ Sabah oldu sabah oldu “ türküsü ile yer gök inletilirdi. Güreş tutardı pehlivanlar. Ata sporumuz güreş o diyarda bir başka önem ihtiva ederdi. Her düğünde mutla güreş organizasyonu yapılırdı. Güreşi duyan çevre köylerin delikanlılarından pırpırını kapan, kıspetini alan güreş meydanına gelir müsabakalara katılırdı.
   Gün sonuna doğru eğlenceler-müsabakalar itmiş sıra gelmiştir gelin almaya. Süvariler-delikanlılar atlarına biner gelin alınacak eve kadar silahları atarak yere göğü inletirler, peşrev çekerlerdi.
   Bütün bu şenlikler yapılırken bir hoşgörü ortamı vardı. Herkes birbirini sever ve sayardı. Büyükler, küçükler saygı ve sevgi unsuru daima ön plandaydı. Bütün bu yaşananlar insanın gönlünde iz bırakır, hatıra olarak yıllarca hatırlanırdı.

Alıntı: Mehmet Akyol
http://www.baskentlilerhaber.com/nazim-ercan-gercegi_d51666.html