OZAMATLARI
* Yaylada
ilkbaharın en gözelini yaşaruduk.
* Hava bazan açar bazan bulutlanudu.
* Gövdeki bulutların saa sola gitmelerine hayretinen bakaruduk.
* Bazen guvvetli yaamulları dökü döküverüdü Cenabı Allah.
* Yamur yaancana evlere gaçaruduk.
* Emme evlerin üsdüde akarıdı.
* Millet daalardan gabuk, gürgen neyi toplarıdın.
* Evlerin üsdüne .
* Kiremüt yerine.
* Emme gabukdan da akarıdın mubarek.
* Taha sonraları naylun çıktı.
* Evlerin üstüne yaamur yaamasın deyi naylun örtmeye başladıla.
Lüfden Okumadan giçmen, Türkçenin ne kadar zengin bir dil olduğu karşımıza çıkıyor.
La isdedüğünüz gadanak gopyılayın gendügüz yazmış gibi herkese yayınlayın selbesdür.
1 |
Aalat |
Ahlat |
2 |
Aamet,
Aameda |
Ahmet |
3 |
Aanaşmak |
Anlaşmak |
4 |
Aarı |
Tarafı
(Anuum bi afat bi öösger geldi Hamamdan aarı.) |
5 |
Aarı |
Ağrı |
6 |
Aaşam |
Akşam |
7 |
Abıca |
Amca |
8 |
Abıca emmi |
Amca
çocukları |
9 |
Abıla |
Yenge |
10 |
Acaplamak |
Kınamak |
11 |
Acas-Acans |
Haber |
12 |
Acep- Acap |
Acaba |
13 |
Adirese-
Adires |
Adres |
14 |
Afat |
Tufan,
Yağmur |
15 |
Afatlı |
Sinirli |
16 |
Afur |
Hayvanların
saman, ot, yem yedüğü tahta veya
betondan yapılan oluk |
17 |
Aganın -
Ağasının |
Ağabeysinin |
18 |
Ağartı |
Seher
Vakti |
19 |
Ağartmak |
Tertemiz
yapmak |
20 |
Ağdırmak,
Aadumak |
Bir şeyin
üstüne bir şey koymak. oduna gideem) |
21 |
Ağıl |
Koyun
barınağı |
22 |
Ağırlık |
Evlilik
öncesi söz kesmek |
23 |
Ağnanmak |
At veya
eşeğin toprağa yatıp sırtını kaşıması |
24 |
Ağrına
gitmek |
Gücüne
gitmek, dokanmak |
25 |
Ağrını
çekmek |
Yükünü
çekmek |
26 |
Ahacuk |
İşte |
27 |
Ak |
Beyaz |
28 |
Akdavar |
Keçi |
29 |
Aktarmak |
Tarlayı
ikincikere sürmek, harmanda sapları altüst yapmak |
30 |
Al |
Hile |
31 |
Al |
Kırmızı |
32 |
Alacanlı |
Ölmeye
yakın, can çekişen |
33 |
Alagavuk |
Bir çeşit
yenen ot |
34 |
Alat semet |
Üstün körü |
35 |
Aleysan |
Aliihsan |
36 |
Algun -
Algın |
Eski
yeraltu su yolu. |
37 |
Alını
almak |
Birinin
huyunu suyunu gizlisini öğrenmek |
38 |
Alınşakı,
arın şakı |
İki Kaş
arası |
39 |
Alma |
Elma |
40 |
An-
ang |
İz,
belirti işaret. (bizim tallanın an'ına yanaşma) |
41 |
Anafur |
Rüşvet |
42 |
Anater,
anatar |
Anahtar |
43 |
Anazut |
İkisi
altta biri üste üç parmaklı ot veya benzeri şeyleri taşımaya yarayan
alet |
44 |
Annac -
Annaç |
Karşı |
45 |
Anuum |
Hayret
etmek |
46 |
Apartuman |
Apartman |
47 |
Apdaslık |
Abdest
alınan yer |
48 |
Apdılla |
Abdullah |
49 |
Apdıraman |
Abdurrahman |
50 |
Apıldama,
Apalama |
Emekleme
(böben apıldıyamadımı) |
51 |
Apışmak |
Aksilik
halinde, tedbirsiz olunca şaşırmak. |
52 |
Apolyo-
Apöllö |
Hoparlör |
53 |
Apsut -
Epsit |
Öküz
arabasında tekerin topu ve çemberi arasındaki düz, sağlam çubuklar. |
54 |
Aralamak |
Kavga
edenleri ayırma |
55 |
Aralamak |
Temizlemek
( zabahdan beri yıkıyyon taa aralıyamadım) |
56 |
Aralamak |
Kapı veya
pencerenin açık kalması (gapının aralığından bi bak oğlan geliyomu) |
57 |
Ardı
ardıvidim |
Çok
çalıştım, Durmadan vurdum |
58 |
Argın |
Yorgunluk
hali. |
59 |
Arık |
Yaşlı
,yenmeyecek durumdaki hayvan eti. |
60 |
Arın |
Karşısı
- alın |
61 |
Arınşakı |
Alın |
62 |
Arıntaşı |
Ocaklığın
(şömine) arkasındaki yassı taş |
63 |
Ark |
Su yolu |
64 |
Aroo-
Anuum |
Çok fazla
(anuum çok oldu yarısını al) |
65 |
Arpalık |
Evin
yanındaki verimli tarla |
66 |
Aruk, Arık |
Zayıf |
67 |
Asbut |
Kağnı
tekerleği parçası |
68 |
Ataş |
Ateş |
69 |
Avara |
Boş gezen |
70 |
Avkulama |
Azarlama |
71 |
Avla |
Çit |
72 |
Avla -
Avlağı |
Bahçe
çevresini ağaçla veya taşla çevirmek |
73 |
Avsu |
Yılan
sokması |
74 |
Avsulama |
Azarlama |
75 |
Avu |
Zehir |
76 |
Avul |
Evin zemin
katındaki boşluk. Veya evin önündeki çevrülü yer |
77 |
Avurt |
Yüzün iki
yanında bulunan yanaklar |
78 |
Avurt |
Ağzın iç
kısmı |
79 |
Avuz |
Doğum
yapan mısmıl hayvanın ilk sütü |
80 |
Ayak yolu |
Wc |
81 |
Ayakçak |
Ekini turpanla
biçerkene ayağa bağlanan çapraz ot demeti |
82 |
Ayan |
Apaçık |
83 |
Ayan |
Çam veya
gürgen ağacının bir iki metreden kesilmiş hali |
84 |
Ayan |
Ağa |
85 |
Baaa
bahıyon mu sen baa |
Bana bak
bana (genelde gadunnar söyler) |
86 |
Baara bara |
Bağıra
bağıra |
87 |
Baarsuk |
Bağırsak |
88 |
Badılcan |
Patlıcan |
89 |
Bağır |
Göğüs |
90 |
Bannak |
Parmak |
91 |
Başı bağlı |
Evli |
92 |
Başlı |
Henüz
bitmemiş, |
93 |
Baynımak |
Gelişmek,
ilerlemek |
94 |
Bazlama |
Saçta
pişen ekmek |
95 |
Beğler -
Beyler |
Erkek çocuk
için söylenir,küçük bey |
96 |
Beketmek -
Bekitme |
Bir şeyi
kapatma |
97 |
Beleme |
Bebeği
kundaklamama |
98 |
Belleme |
Ayakkabı
altına vurulan deri veya lastikten yarım pençe |
99 |
Belleme |
Küfür
etmek |
100 |
Bere |
Yara |
101 |
Bılantı |
Bulantı |
102 |
Bıldır |
Geçen sene |
103 |
Bıngıl
bıngıl |
Boşluk -
yımışak |
104 |
Bıt Bıt |
Boş
konuşan |
105 |
Bızaa |
Buzağı |
106 |
Bızalacı |
Hamile
inek |
107 |
Bi aş git-
la aş git |
Hemen git |
108 |
Bi sokum -
Bi dıkım |
Bir parça |
109 |
Bicik -
Bicek |
İnek
yavrusu (buzağı) çağırma. Ge bicek bicek!! |
110 |
Biguruk -
Bigıruk |
Az,
Birazcık |
111 |
Bihamla |
Bir
hamlede, bir kerede |
112 |
Bili bili
bili, kiş kiş kişe |
Tavuklara
söylenir (gel derken bili bili - kovalarkene kiş kiş kişe ) |
113 |
Bimafir |
Bir süre |
114 |
Binit |
Binecek
hayvan |
115 |
Birelleş |
Birer
birer. |
116 |
Bişi |
Bir şey |
117 |
Bişi |
Yağda
kızartılan ekmek |
118 |
Bişleğeç,
Bişleeç |
Saçta
pisen ekmegi çevirmeye yarayan araç. |
119 |
Bişürme,
bişirme, Bişüme |
Pişirme |
120 |
Bitük -
bitik |
Bitmiş |
121 |
Biz |
Bir
tahtaya çakılı ucu sivri çivi.. |
122 |
Bizamat -
Bizamatlar |
Bir zaman
- Bir zamanlar |
123 |
Bizamet |
Bir zahmet |
124 |
Boğarsak |
İneğin
kızgınlık anında tosunlar tarafından govalanması |
125 |
Boğsu |
Kalın ve
uzun ağaç |
126 |
Bondi |
Bidon |
127 |
Boyunduruk |
Öküz ve
mandaların boyunlarına takılan ağaçtan yapılan alet |
128 |
Boz |
Güz sonu
belirtisi. Sarımtırak insanlar içinde kullanılır. |
129 |
Böbe |
Bebek |
130 |
Böez |
Bu kez |
131 |
Böğür |
Vücudun
yanı |
132 |
Bön bön |
Donuk
donuk |
133 |
Böör |
Yan |
134 |
Bööre
bööre |
Bağıra
bağıra |
135 |
Börtleen |
Böğürtlen |
136 |
Börtmek,
Börtdümek |
Islanmak,
haşlamak, uzun süre suyun içerisinde kalması, mantar böddümesi |
137 |
Bucak -
Bıcak |
Ocağın
yannı. Ocak başı |
138 |
Bunar
(pınar) |
Çeşme ,
pınar |
139 |
Bura |
Burası |
140 |
Burgu |
Matkap |
141 |
Burmak -
burma |
Buruşturmak,bükmek. |
142 |
Buydum |
Üşüdüm |
143 |
Buymak - |
Üşümek |
144 |
Bük -
Bükmek |
İkiye
katlama - kıvırma veya hadım etme |
145 |
Büküntü |
Karın
Ağrısı (Anaaa Gannıma bi büküntü geldi) |
146 |
Bünelek,
büğelek, böğelek |
Genellikle
hayvanlara musallat olan yeşil renkli, arı büyüklüğünde at sineği |
147 |
Bürlemek -
Büllemek |
Örtmek |
148 |
Büzmek |
Çuval
ağzını bağlayacak şekilde daraltmak,birleştirmek. |
149 |
Caaş |
Eşşek |
150 |
Cam pili |
El feneri
ampülü veya pil |
151 |
Cambaz |
Hayvan
Tüccarı |
152 |
Cangıl
cungul |
Bol sulu |
153 |
Cara,
Cuvara |
Sigara |
154 |
Carcur |
Şarjör |
155 |
Cebelleşme |
Uğraşma |
156 |
Celep |
Tüccar |
157 |
Celge,
cerge |
Gölgelik
yer (lagafıyı celgiye sok ıçcak çalar) |
158 |
Cember |
Kağnı
tekerleğini etrafındaki demir. |
159 |
Cember |
Yemeni |
160 |
Cenderme |
Jandarma |
161 |
Cepri |
Zorla |
162 |
Cereme |
Ceza |
163 |
Cerge -
celge |
Güneş ve
yağmurdan korunmak için yapılan çalı çırpı |
164 |
Cıba cıba |
Sıpayı
çağırma |
165 |
Cıbıl |
Çıplak |
166 |
Cıbır |
Fakir veya
kel |
167 |
Cıbır -
cıs cıbır |
Çıplak,
parasız |
168 |
Cıdavu |
Kıskanç |
169 |
Cıgırık,
cıguruk |
Az az |
170 |
Cılbır |
Hayvanların
boynuna bağlanan kısa ip |
171 |
Cılga |
Patika yol |
172 |
Cılga |
İnce yol |
173 |
Cılguyasuz,
Cılgıyatsız |
Şımarık,
yüzsüz |
174 |
Cılk |
Bozulmuş
yumurta |
175 |
Cımbalama |
Turfan
çalkaladuktan sonra tereyağı çıkması için turfanı eğip sallama |
176 |
Cıngımak |
Söz
dinlememek |
177 |
Cırnak
veya Cınnak |
Bahar
ayında çıkan yenilebilen ot. |
178 |
Cızlama,
cizleme |
Sıvı hale
getirilen un kuyruk yağlı kızgın sacın üstüne ince şekilde dökülür. |
179 |
Cızlavet -
cizlevüt |
Lastik
ayakkabı |
180 |
Cimbel |
Kayalık
yer, çakıllı yer (cimbeldepe) |
181 |
Cimbil
Cimbil (kip kip) |
Şaşkın
şaşkın bakmak |
182 |
Cimbil |
Ağacın en
yüksek yeri |
183 |
Cimit |
Susam |
184 |
Cincala |
Bir çeşit
minik bahar mantarı (bostanlarda olur) |
185 |
Cingan,
cingana |
Çingene |
186 |
Cirpiden,
cirpdek, cirppidek |
Birden
bire, aniden |
187 |
Cizi |
Ekilecek
tohum için çizgi oluşturmak |
188 |
Comahat
-camaat |
Cemaat |
189 |
Coplum |
Kayalık
uçurum |
190 |
Cuvap |
Cevap |
191 |
Cümcük |
Cimcik
hamuru (kelebek) |
192 |
Cümcük -
cimdik |
Çimdikleme |
193 |
Cümcük
hamur |
Bir çeşit
kıymasız mantı |
194 |
Çabut |
Kumaş
parçası |
195 |
Çağ |
Öküz
arabasının ot veya sap konulan yeri |
196 |
Çağıltı |
Akansuyun
akarken çıkardığı ses. |
197 |
Çakıl |
Taşlarla
örülmüş duvar |
198 |
Çakıldak |
Koyun veya
keçinin arkasındaki tüye yapışan necaseti |
199 |
Çalma |
Yoğurt mayalama |
200 |
Çalma |
Hırsızlık, |
201 |
Çalma |
Suç atma (
ulan üstüme gara çalma) iftira |
202 |
Çalma |
Saz, davul
zunna gibi bişeyi çalmak. |
203 |
Çalpalamak |
Kirlenmiş
bir kabın içine su konularak karıştırılması |
204 |
Çaluk |
Sakar |
205 |
Çaluklamak |
Kişinin
elleriyle bir şeyleri araması |
206 |
Çampalama |
Karıştırma |
207 |
Çampara |
Parmağa
takılarak çalınan bir çeşit çalgı, zil |
208 |
Çantı |
Duvar
olarak kullanılan tomruk uçlarının kertilerek birbirine kenetlenmesi. |
209 |
Çapaçul |
Dağınık |
210 |
Çapaçul |
Yoğurtlu
madımak yemeği |
211 |
Çapak |
Gözün
yoğurdu |
212 |
Çapar |
Sarışın ve
mavi gözlü kimse veya havuç kafalı |
213 |
Çar |
Bayanların
sırtına aldığı geniş örtü. |
214 |
Çaşuran |
Bir çeşit
dolması yapılan geniş yapraklı bitki (üzüm yaprağının bayağı büyüğü gibi
dikenli gibi bir bitki) |
215 |
Çeç |
Harman
savrulduktan sonra geriye kalan tahıl yığını |
216 |
Çekel |
Saban,
pulluk gibi aletlere yapışan çamuru kazımaya yarayan araç |
217 |
Çekelüz |
Sincap |
218 |
Çeket |
Ceket |
219 |
Çekişmek |
Kızmak |
220 |
Çelme |
Çelme
takmak - köstek olmak |
221 |
Çemkürmek |
Karşı
gelmek |
222 |
Çente |
Çanta |
223 |
Çepel |
Karışık
tahıl |
224 |
Çepel |
Ürünün
sapı,küspesi |
225 |
Çepin |
Çapalama |
226 |
Çepiş -
Çepiç |
Geçi
yavrusu |
227 |
Çevre |
Mendil |
228 |
Çeyil |
Taşlık,
kumsal yer |
229 |
Çığır |
Karda
açılan davarın geçtiği yol |
230 |
Çığır |
Yenilik |
231 |
Çığsımış |
Nemlenmiş |
232 |
Çıkı -
çıkın |
Azık
bohçası |
233 |
Çıkla |
Sade,
yavan |
234 |
Çıkmak -
çıkarmak |
Boşanma (
dörpünün gızı gocadan çıkmış) |
235 |
Çıllama
-çılladı - cıllama |
Bağırma -
çığlık atma |
236 |
Çımışkı,
çımışga |
İnce uzun
dal parçası |
237 |
Çırpı |
İnce ağaç
dalları. |
238 |
Çıtıl |
Küçük dal
parçaları, Yakılan çalı çırpı. |
239 |
Çiç çiç
çibe |
Keçilere
söylenir |
240 |
Çikin |
Çirkin |
241 |
Çikin |
Çirkin
(çikin ali) |
242 |
Çillenmek |
Küf |
243 |
Çilte |
Birçeşit
urgan (Semere yük sarmaya yarayan uzun çiftli urgan.) |
244 |
Çinti |
Hanımların
etek üzerine giydiği bol şalvar. |
245 |
Çiten |
Ahırda
buzağıların konulduğu bölüm. |
246 |
Çiti |
Temiz (köyümüzde
çitigil var ) |
247 |
Çitilemek |
Ovmak |
248 |
Çiy |
Pişmemiş |
249 |
Çiy |
Eğitimsiz,
ham, çabuk yorulan. |
250 |
Çolak |
Tek kollu
veya elindeki yere devüren |
251 |
Çon |
Kalça, but |
252 |
Çontar |
Bir çeşit
lakap |
253 |
Çorak
pazarı |
Kızılcahamam
da et satılan yer |
254 |
Çorak |
Kurumuş
toprak |
255 |
Çotaaltı |
Bir tür
ekmek |
256 |
Çotakaltı |
Külde
pişen bir çeşit ekmek |
257 |
Çotuk |
Kalın ağaç
kütüğü |
258 |
Çotura,
boduc, çötüre |
Ağaçten
testi |
259 |
Çöğmek |
Eğilmek |
260 |
Çölmek |
Çömlek |
261 |
Çöm |
Otur, eğil |
262 |
Çömçe |
Ağaç kepçe |
263 |
Çömçü |
Testi |
264 |
Çömme |
Oturma |
265 |
Çöne |
Kısa boylu |
266 |
Çörten |
Pınarlarda
oyulmuş ağaçtan yapılmış su akan boru. veya demir boru |
267 |
Çövürme |
Çevirme |
268 |
Çul |
Teliz
çuval veya eski kumaş parçaları |
269 |
Çükündür |
Şeker
pancarı |
270 |
Çüş, deh,
gekırı kırı, |
Eşeklere
söylenir |
271 |
Daban |
Sürülmüş
bir tarlayı düzlemek amacıyla kalın tahtadan yapılan araç |
272 |
Dahra –
tahra |
Satır |
273 |
Dakanak |
Borç |
274 |
Daklaşmak |
Kavga
etmek için yapılan söz veya şakalaşmak |
275 |
Dalabetmek |
Bir işi
severek yapma |
276 |
Dalamak |
Köpek
ısırması - Isdırganın teması ile oluşan acı. |
277 |
Dalamak |
Azar
( Adam bizi köppek gibi daladı.) |
278 |
Dandiri |
Şalvar |
279 |
Daraba |
Ahırdaki
hayvanları birbirlerinden ayıran tahta engel. |
280 |
Davşan |
Tavşan |
281 |
Dayak |
Yük
hayvanlarının yüklenmesi sırasında deng’in altına dayanan ağaç sırık |
282 |
Dedeci |
Dilenci |
283 |
Deh |
At, eşek,
katır gibi hayvanları yürütmek için söylenen söz, ayak topuklarıyla ya da
kırbaçla vurmak |
284 |
Dek
dur |
Uslu dur
(dek dur varıyon yanna) |
285 |
Delipreem |
Deli
İbrahim |
286 |
Delisen
olmuş, delisen gibi |
Deli gibi,
bi tasası varmış gibi , bir şey saklar gibi |
287 |
Delle |
Haa onnar
mı delle delle ( evet onlar söyler söyler) |
288 |
Delük |
Delik
(bondi delüümüş şu bi yapuşduruve) |
289 |
Delüklü |
Süzgeç |
290 |
Delürmüş |
Delirmiş |
291 |
Dembesti |
Deli mi
ne? |
292 |
Denebakla |
Kurufasille |
293 |
Depelik |
Gümüşlü
kadın başlığı. Fesin alnına konur üstüne yemeni çalınır. |
294 |
Depetombaz |
Ters durma |
295 |
Depme ,
Depük - Depmük |
Tekme |
296 |
Desdire |
Testere |
297 |
Deve boynu |
Dirsek |
298 |
Devir -
devür çövürmek |
Ölen
birinin borç namazlarının affı için yapılan bir işlem. |
299 |
Devül |
Değil |
300 |
Devür |
Devir
(Halıyı bi devürüvö) halıyı deviriver. |
301 |
Deyhora |
İşaret
etmek, göstermek |
302 |
Dıkım |
Lokma |
303 |
Dımla |
Damla, az,
biraz, eccük, (bi dımla su vesene) |
304 |
Dıngırdatmak |
Söz
dinlememek |
305 |
Dınnak |
Tırnak |
306 |
Di gaylı,
de gaylı |
Hadi |
307 |
Dibek |
İçinde
bulgur dövülen taş havan |
308 |
Dibildeme |
Meşgale,
uğraşmak, yaşadığını ifade etmek gibi (needelim garıgoca dibildeyip
duruyoruz.) |
309 |
Diğdürmek |
Bebekleri
ayaktan işemesi |
310 |
Dimbildeme |
Kımıldamak, |
311 |
Dinelek |
Salak |
312 |
Dingil |
Ağacın en
yüksek yeri |
313 |
Dingildeme |
Bir canlı
ya da, bir nesnenin düşecekmiş gibi değişik yönlere sallanması |
314 |
Direcen |
Yıkılmaya
yüz tutan çatı, duvar vb. şeylere ağaçla yapılan Destek, payanda |
315 |
Diya diya,
ihi |
İşaret
etmek (gurda gurda ta deyhorda, ihi la diya diya) |
316 |
Diyneme |
Dinleme |
317 |
Diyren |
Demirden
yapılan ikiden fazla parmağı olan ot taşımaya yarayan alet |
318 |
Dize,
diyaza |
Teyze |
319 |
Dokumak |
Meyve
toplama - halı kilim kumaş dokuma - birde kadınların hafif küfürleri |
320 |
Dolak |
Kaşkol,
atkı |
321 |
Dolapsak |
Gancıişşek
arayan erkeeşşeen hareketleri |
322 |
Domatisme |
Romatizma |
323 |
Dombara |
Davul gibi |
324 |
Dombili |
Şişman |
325 |
Don |
Saman
taşımak için kağnının etrafına gerilen tiftik dokuma |
326 |
Don yağı |
Hayvan iç
yağını eriterek yapılan yağ. |
327 |
Donuzluk
yapmak |
Yaramazlık
yapmak |
328 |
Dooru |
Doğru - Şu
yoldan ( deyho arşı talla dooru git dooru) |
329 |
Doruklu |
Doldurup
taşırma ( iki doruklu bi silme) |
330 |
Dökülekalma
emi |
Kızınca
söylenir |
331 |
Döküm
dökmek |
İnsanlardan
gelirleri oranında para toplanması. |
332 |
Döl |
Koyun veya
keçi yavruları |
333 |
Dölenmek |
Yeri rahat
- rahat etmek |
334 |
Dömbürdek |
Deli gibi,
mal deyne gibi bişe şey |
335 |
Dörpü |
Bir işe
engellemek veya birinin önüne geçip takılmak gibi. |
336 |
Dörpü |
Eğe |
337 |
Dövecek |
Havanda
ezilecek malzemeleri ezmeye yarayan ucu topuzlu araç. |
338 |
Döveç |
Ağaçtan
havan |
339 |
Duma |
Nezle |
340 |
Dumaa
tutma |
Nezle |
341 |
Durana,
duranim |
Durhamın |
342 |
Düğürcük |
İnce
bulgur. |
343 |
Düneen |
Dün |
344 |
Dürmek |
Bez türü
şeyleri katlamak,düzeltlemek veya işini bitirmek. |
345 |
Dürü |
Çeyiz |
346 |
Düşümüşüvörsün |
Düşersin |
347 |
Düzen |
Alet
edevat, ev eşyaları |
348 |
Ebe |
Babaanne-Anneanne |
349 |
Eccük |
Azıcık |
350 |
Edik, edük |
Bebe
ayakkabısı |
351 |
Edük |
Ayakkabı |
352 |
Efildeme |
Hafif
rüzgar |
353 |
Eğirme |
Fengere
ile yünü çevirerek ip haline getirmek. |
354 |
Eğlenmek -
zeklenme |
Dalga
geçme |
355 |
Ekenek |
Ekilen
tarla |
356 |
Ekmaamuru |
Kuruekmekten
yapılan yoğurtlu yemek |
357 |
Ekmekaşı |
Gevremiş
ekmek üzerine sulu baharatlı terbiye dökülmesi |
358 |
El, İl |
Yabancı |
359 |
Elcek |
Tırpan
kolunda tutmaya yarayan küçük tahta. |
360 |
Ellik |
Eldiven |
361 |
Ellik |
Eldiven |
362 |
Eme
yaramak |
Faydalı
olmak |
363 |
Emeği
korutmak |
Yapılan
işin zarar etmemesi. |
364 |
Emenme |
Üşenme |
365 |
Emük |
Sinsi gibi
bir şey |
366 |
Emüşük |
Süt
kardeşler |
367 |
Endüügün,
İndügün, Öndüügün |
Dünden
daha önceki gün |
368 |
Enerem
olsun bak |
Son kez
söylüyorum |
369 |
Entari -
Enteri |
Kadınların
giydiği uzun etekli giysi. |
370 |
Enük |
Köpek
yavrusu |
371 |
Er |
Erken |
372 |
Erecep,
İrecep |
Recep |
373 |
Eresül |
Resul |
374 |
Erinmek |
Üşenmek, |
375 |
Erkeç |
İri erkek
keçi |
376 |
Erük |
Erik |
377 |
Esame -esamesüz |
Varlığım
ile yokluğu önemsememe |
378 |
Eseletin |
Gerçekten |
379 |
Esger |
Asker |
380 |
Essah |
Gerçek |
381 |
Esvap,
urba |
Elbise |
382 |
Eşinme-
eşin |
Baarma
çaarma ( ne eşinip duruyonla) |
383 |
Etvayi |
İtfaiye |
384 |
Evecen |
Aceleci |
385 |
Evermek |
Evlendirme |
386 |
Evlek |
Küçük
ölçekli tarla |
387 |
Evsüetek |
Kadın, kız |
388 |
Evsük |
Eksik |
389 |
Evsüklü |
Kadın -
kız |
390 |
Eyecen |
Arpa,
buğday ve buna benzer bitkilerin kılçığı. İlerler ama geri dönmez. |
391 |
Eyevü |
Kaburga
kemiği |
392 |
Eyip |
Eyüp |
393 |
Eyisi |
İyisi |
394 |
Eylen |
Bekle |
395 |
Eysıran |
Hamur
kazımaya yarayan ağzı geniş ve inceltilmiş demir parçası |
396 |
Eysi |
Yanan odun |
397 |
Eyşi |
Ekşi |
398 |
Eyşi Hamur |
Hamur
mayalamak amacıyla saklanan mayalı hamur |
399 |
Eyşili |
Ekşili (
bi çeşit yemek ) |
400 |
Eytiyaç |
İhtiyaç -
Hacet |
401 |
Eytiyaç |
Ormanda
ağaç kesilmesi için verilen belge |
402 |
Ezelde |
Biliyordum |
403 |
Ezzare |
Ejderha |
404 |
Fadime |
Fatma |
405 |
Fehimetmek |
Anlama |
406 |
Fengere |
Yün
eğirmeye yarayan alet |
407 |
Fer |
Derman (
la golumun ganadımın feri kesilivediya la) |
408 |
Ferik |
Civcivlikten
çıkmış yumurtlama çağına gelmiş tavuk |
409 |
Fıldırdak |
Hareketsiz
duramamak, sürekli hareket etmek, veya iki yüzlü |
410 |
Fışkı |
Hayvan
gübresi |
411 |
Fışkı |
Avulun
yanacak süprüntüsü |
412 |
Fızlı
fızlı, hıpızlı |
Hızlı
hızlı |
413 |
Filike |
Çeşme |
414 |
Fingirdeme |
İçin içi
sürekli gülme. |
415 |
Fistan |
Kadınların
giydiği boydan boya uzanan bütün giysi. |
416 |
Fistan |
Elbise |
417 |
Fişek |
Yayık
içderisindeki yoğurt ve yağı ayırmak için kullanılan başı topuz bir araç |
418 |
Fişekleme |
Kışkırtma |
419 |
Fitirdemek-
fitirdek |
Oturduğu
yerde duramamak, hareketlilik |
420 |
Fiyan |
Beddua
(Fiyan'na ye emi) |
421 |
Folluk |
Tavuğun
yımırtlıyacağı yer. |
422 |
Fren dud
may veri yu du. |
Firen
tutmuyordu. |
423 |
Gaaş gaaş
gidesice |
Bir çeşit
Beddua (Gaaş Gaaş gidesice) |
424 |
Gaaşalak
-Ganşalak - Gıışalak |
Yenen bir
mantar |
425 |
Gaaşdak |
Devrülmek.
Düşmek. Kesilen kavak ağacı gibi. |
426 |
Gaç |
Kaç (tane
veya saat anlamında) veya sıvışmak. |
427 |
Gada-
Gadanak |
kadar
(cıkgadana bi ekmek ve oolumla gannım gıyıldı.) |
428 |
Gadak |
Çivi |
429 |
Gadanak |
Az az |
430 |
Gahil |
Tasa, husa |
431 |
Gahillenmek |
Üzülmek |
432 |
Gak - kak |
Meyve
kurusu |
433 |
Gakırdak |
Kavrulan
iç yağ. |
434 |
Galan |
Artık |
435 |
Galdurmak-
galdumak |
Kaldırmak |
436 |
Galet |
Kusur |
437 |
Galet |
Kötü söz |
438 |
Gallavi |
Kuvvetli |
439 |
Gamit |
Zayıf,
cılız |
440 |
Ganeere |
Yalaka |
441 |
Gap ge |
Getir |
442 |
Gapcuk,
gapçık |
Tohumların
dış kabuğu |
443 |
Gapış-
Gapışma- Gapış gapış |
Hızlı -
yarış etme - birşeyi yerken hızlı hareket ederek çabucak bütüme. |
444 |
Gaplumbaa
- tosbaa |
Kaplumbağa |
445 |
Gara çalma |
İftira
atmak |
446 |
Gara
Nasdik, Garalasdik |
Lastik
ayakkabı |
447 |
Garagavuk |
Baharda toplanıp
yenen bir ot. |
448 |
Garaltı |
Çatı
altı |
449 |
Garaltın
kalksın |
İlenç
beddua |
450 |
Garık -
karık |
Bostanda
sebze ekilen bölümler. |
451 |
Garınyaa |
İşgembenin
üsdündeki yağ |
452 |
Garışagalmış |
Derin
Uykuda veya hasta |
453 |
Garışmış |
Karışmış |
454 |
Garimce |
Karınca |
455 |
Gartlak |
Tulum |
456 |
Gaş |
Semerin
önüdeki çatal ağaç |
457 |
Gaşlık,
kaşlık |
Balkon |
458 |
Gat |
Adet
(bizim gıza iki gat yorgannan beş gat yatak vedim. Gibi) |
459 |
Gater |
tek tek,
veya sıra sıra |
460 |
Gatık |
Tulum
peyniri |
461 |
Gatlı |
Kat Kat |
462 |
Gavi |
Sağlam ( ipi
gavi dutla ) Üstüne gavigiy üşüdüsün |
463 |
Gavil |
Anlaşmak |
464 |
Gavil,
gavletme |
Yaranın su
toplaması |
465 |
Gavlamak |
Deri
suyulması veya ağaç gabuğu soyulması |
466 |
Gavuç |
Yatağa
işeyen |
467 |
Gavuk |
Devamlı
hasta gibi, iki büklüm gibi gezen, sümsük |
468 |
Gavurga |
Buğdayın
kavrulmuşu |
469 |
Gavut |
Ahlatın
öğütülmesi Un hali |
470 |
Gavut |
Leblebi
unu |
471 |
Gavut |
kurutulmuş
ahlat unu |
472 |
Gayfe |
Kahve |
473 |
Gayıt |
Yemek |
474 |
Gayıt
yapma |
Yemek
hazırlama |
475 |
Gaykıla
gaykıla |
Yayıla
yayıla |
476 |
Gaykılmak |
Yangelip
yatmak |
477 |
Gaykılmak |
Arkaya
yaslanıp, rahat bir şekilde oturmak |
478 |
Gaylın -
gaylı |
Artık,
bundan sonra |
479 |
Gayma |
Para |
480 |
Gayrak
taşı |
Biley taşı |
481 |
Gayz |
Gız |
482 |
Gazel |
Kuru
yaprak |
483 |
Ge ge |
Gel |
484 |
Gebiiiiiili
bilibili |
Tavuklar
yemlenirken söylenir |
485 |
Geçgeyin |
Çok geç,
gece yarısı |
486 |
Gege |
Samanlıkta
ot yolmaya yarayan çengel biçiminde saplı araç |
487 |
Gelip
durudu. |
Geliyordu |
488 |
Geliyon, |
Geliyorum |
489 |
Gelümülüvörsen,
gelüsen |
Gelirsen |
490 |
Gem |
Atı
yönlendirmek için ağzına takılan demir araç |
491 |
Geme |
Ön dişlerinde
şekil bozukluğu olanlar için kullanılan bir deyim |
492 |
Gemük |
Kemik |
493 |
gemük |
Kemik |
494 |
Geş geş |
İnekleri
çağırmak. (ge gızım geş geş r) |
495 |
Getü -
Getürme |
Getir
- Getirme |
496 |
Gevmek |
Çiğnemek |
497 |
Gevük |
Ağızda
çiğnenen lokma |
498 |
Geyaali |
Geyik Ali |
499 |
Geycek,
üsbaş |
Üzerimize
giyilen çamaşırların genel adı |
500 |
Geydana |
Duvarın dikine
kullanılan ağaçların boşuğuna tuğla veya taş konulması |
501 |
Gezelemek |
Sarsılmak |
502 |
Gezik |
Sığır
gütme sırası |
503 |
Gı |
Kız |
504 |
Gıcık |
Kuzu
yapmayan koyun. |
505 |
Gıcık |
Sinir
Bozan |
506 |
Gıdı |
Kozalak |
507 |
Gıdı |
Çene altı |
508 |
Gıdı gıdı |
Gıdıklama |
509 |
Gıdım
Gıdım |
Az az |
510 |
Gıez |
Kız |
511 |
Gındap |
Sağlam
keten iplik. |
512 |
Gıptı -
kıptı |
Cimri |
513 |
Gıremise |
Beşibiryerde
de denilen gelin ve genç kızlara alınan ziynet eşyası, altın |
514 |
Gırışa
kalma |
Yorgunluk,
uyku hali |
515 |
Gırklık |
Koyunların
yününü kesmeye yarayan makas biçimli alet. |
516 |
Gısım,
Gısımlamak, |
Avuçlamak |
517 |
Gışmuntu |
Kuşburnu |
518 |
Gıvanmak |
Sevinmek |
519 |
Gıvırdım,
kıvırdım |
Çeyizdeki
malzemeler |
520 |
Gıvrak gıvrak |
Hızlı
hızlı |
521 |
Gıygana |
Omlet |
522 |
Gıymuk |
İğne gibi
ince odun parçaları. |
523 |
Gıyuk |
Aralık, (
gapı gıyuk galdı örtün ) veya delük |
524 |
Gızansak |
Gunnacı,
ganere |
525 |
Gızgarı |
Erkeklerin
eşlerine hitap ederken söylerler |
526 |
Gızgarı |
Gocıya
gitme canı çeken gızıng anasına hitabı (gızgarıııı nediyong) gibi |
527 |
Gızılca |
Kızılcahamam |
528 |
Gideeemin |
Gidelim |
529 |
Gidimidiveme
bakaam |
Habersiz
gitme bakalım, |
530 |
Gidişmek |
Kaşınmak |
531 |
Gidiyon,
varıyom |
Gidiyorum |
532 |
Goca |
Yaşlı
saygıdeğer kişi |
533 |
Goca |
Yaşlı |
534 |
Goca |
Evin irkaa
(evin direği erkeği buba, adam, herif) |
535 |
Gocacuk |
Semerdeki
egri demir |
536 |
Golan -
kolan |
Semeri
eşeğin beline tutturmak için bağlanan ip veya kuşak |
537 |
Gonak |
Kafadaki
yapışmış kepek, tongra |
538 |
Gonşu |
Komşu |
539 |
Gopça |
Düğme |
540 |
Gortlangoca |
Salyangoz |
541 |
Gosgoslanmak |
Böbürlenmek,
kendinde olmayan şeyleri varmış gibi görsetmek |
542 |
Gostak
Gostak |
Zengin
yürüyüşü, böbürlenme |
543 |
Gov, kov |
Dedikodu |
544 |
Govatlı,
govvatlı- govetli |
Kuvvetli |
545 |
Govuk |
Ağaçların
çürük oyuk yerleri. Hastalıklı |
546 |
Goyultmaç |
Koyun
sütünden yapılan bir yemek |
547 |
Goyveme |
Bırakma (
La şu bebiyi dut goyveme) |
548 |
Göce |
Yıkanmış,dibekte
dövülmüş,kabuğu alınan buğday. |
549 |
Göcen |
Davşan
yavrusu |
550 |
Göden |
Gömleğin
ucu |
551 |
Gök |
Yeşil |
552 |
Gök |
Ham
olgunlaşmamış meyve |
553 |
Gök yeşil |
Yeşilgan
(yeşil kertenkele) |
554 |
Göken -
köken |
Gökhan |
555 |
Gölük |
Eşşek |
556 |
Gömbe |
Sıcak
külde yapılan ekmek |
557 |
Göve
gelmek |
Hayvanların
boğaya gelmesi, üreme isteği |
558 |
Gövermiş |
Morarma,
rengi dönmüş |
559 |
Gövermiş |
Filizlenme
( Arpalar gövermiş) |
560 |
Gövlez |
Yavru
Köpek |
561 |
Göynek |
Gömlek |
562 |
Gözel şey |
Hata yapan
kişiye kinayeli söylenir |
563 |
Gözer |
Tahılların
elenmesi amacıyla kullanılan iri gözlü araç |
564 |
Gudurmak,
guduruk |
Yaramazlık
yapmak |
565 |
Gulaatözü |
Kulak
arkası |
566 |
Gullep |
Kapı yada
pencerelerin açılıp kapanmasına yarayan alet |
567 |
Gumar |
Kumar |
568 |
Gumuris,
Gominis |
Kominist |
569 |
Gundak |
Kedi
yavrusu |
570 |
Gunnacı |
Yavrulayacak
kedi veya gölük |
571 |
Gupey |
Av köpeği |
572 |
Gurna,
Gunna |
Pınarın
çeşmesi |
573 |
Guruluk |
Kuru
hayvan gübresinin ve küçük yongaların toplanıldığı yer. |
574 |
Guruşun |
Kurşun |
575 |
Guş
nasdiği |
Sapan |
576 |
Guymak |
Koymak. |
577 |
Guytu -
kuytu |
Gizli yer |
578 |
Guyulmak |
Bir yerin
ağrıması (dişim bi guyuldu duramadım) |
579 |
Guz |
Fazla
güneş almayan, özellikle kuzeyde kalan kısımlar |
580 |
Güççük |
Küçük |
581 |
Güdükleme |
Kısa deynek |
582 |
Güldürtü |
Gürültü |
583 |
Gülü |
Hindi |
584 |
Gümbül |
Patates |
585 |
Gümbüllü
gıyma |
Patates ve
bulgurdan yapılan yemek. |
586 |
Güpdek -
gürpüdek |
Hızlı, bir
anda |
587 |
Güveyi |
Damat |
588 |
Güz Koymak |
Hasadı
kaldırıp işlerini bitirmek |
589 |
Haaha |
Öyle |
590 |
Haber sal |
Haber
gönder |
591 |
Hacat |
İhtiyaç |
592 |
Hakgatten |
Hakikaten |
593 |
Hakla |
Tahıl
ölçmeye yarayan tahta veya metalden yapılan araç |
594 |
Halipreem,
haripleem |
Halil
İbrahim |
595 |
Halkolmak |
Türemek |
596 |
Hamaylı |
Muska |
597 |
Hambar |
Anbar |
598 |
Hamlama |
Çalışmaya
alışık olmayanın yorulması. |
599 |
Hapaz |
Avuç |
600 |
Harabatı |
Sorumsuzca
harcama yapmak, savurganlık |
601 |
Hatıl |
Döşeme
altlarına konulan kalın tahta |
602 |
Havuz |
Hafız |
603 |
Havuzakkı |
Hafız
Hakkı |
604 |
Hayat |
Evin arası |
605 |
Hayrat |
Karşılığı
Yaradandan beklenilen çeşme, cami, okul vb şeyler. |
606 |
Heç
olmasın |
Boşa
gitmesin |
607 |
Heçetmek |
Boşa
gidermek |
608 |
Heela |
Evet |
609 |
Heğbe |
Heybe |
610 |
Hela,
Kenef, |
WC (
Yüznumara, tufalet, apdaslık ) |
611 |
Heleşe |
Eğlence,
Şamata |
612 |
Helke |
Bakir ve
alüminyumdan yapilmis su tasima kabi. |
613 |
Hereni |
Büyük
tencere |
614 |
Herif |
Adam |
615 |
Herk |
Nadas,
tarla sürme |
616 |
Hest,
Keys, |
Koyunlara
söylenir ( gıdı gıdı gıdı- o ya ya) |
617 |
Heykirmek |
Ürpermek,
irkilmek, aniden kasılmak |
618 |
Hıl hışıl |
Çerçöp |
619 |
Hınkırmak |
Sümkürmek |
620 |
Hırkdak |
Aniden |
621 |
Hırkkıdan |
Tıpatıp,
ölçüsüne uygun |
622 |
Hırtlaştırma |
Sıkı
düğüm, sıkıştırma(gıyuk galmasın gapıyı hırtlaştu) |
623 |
Hışıl |
Yere
dökülen ağaç yaprakları, gazel |
624 |
Hoda |
Bir çeşit
ağaçla oynanan oyun |
625 |
Hodul |
Kaba saba |
626 |
Hokra |
Bükelek
sineğinin hayvanın derisinin içindeki larvası |
627 |
Hokurdamak |
Balgamlı
öksürük |
628 |
Homşulamak |
Hafifce
sıkmak |
629 |
Hongurdaklı |
Hastalıklı,
sümüklü |
630 |
Hor
Hor |
Bol bol |
631 |
Hora
Geçmek |
Memnuniyetini
belirtmek |
632 |
Hora geçti |
İyi oldu |
633 |
Horanta |
Aile halkı |
634 |
Horkut |
Korkunç |
635 |
Hormut |
Bir çeşit
yenen kök |
636 |
Hot |
Kalça |
637 |
Hoyrat |
İşine
devamsız |
638 |
Hozurdanma |
Ağzının
içinden konuşmak |
639 |
Hozurtu |
Kulağın
içinden uğultu biçiminde sesler gelmesi |
640 |
Hödük |
Aptal |
641 |
Hörsembe |
Yakışmayan
kıyafet |
642 |
Höşür
Höşür |
Sıcak,
Kaynar |
643 |
Humayın |
Beyaz
2.sınıf pamuk bez |
644 |
Humaylı |
Bir çekit
kumaş |
645 |
Husa |
Tasa,
gahil |
646 |
Husa |
Birşey
için üzülmek |
647 |
Husa |
Evhamlanma |
648 |
Iğıl ığıl |
Yumuşak |
649 |
Ildır ışık |
Aydınlık |
650 |
Imbıl
ımbıl |
Ağır ağır |
651 |
Iraamet |
Yağmur,
rahmet |
652 |
Irabıtalı |
Düzgün,
dört dörtlük |
653 |
Iramak |
Uzaklaşmak |
654 |
Iras |
Rast gelme
( ısbaalara giderken kamala ırasladım) |
655 |
Iravak |
Hamur
tatlılarının koyu şerbeti. |
656 |
Irgalama |
Sağa, sola
sallanmak |
657 |
Irıp |
Düzen |
658 |
Irza |
Rıza |
659 |
Isbaalar |
Sipahiler |
660 |
Islı |
Islak
bekleyen ürün yada su içindeki ürün |
661 |
Ismarıç |
Ismarlama |
662 |
İbik |
Uç |
663 |
İbük Yagup |
İbik Yakup |
664 |
İcçak,
iccak, ıccah |
Sıcak |
665 |
İdare |
Lamba
(Eski) |
666 |
İğe |
Kaburga
kemiği |
667 |
İğecen |
Kuru ot
başağı. |
668 |
İhi |
İşte |
669 |
İiine |
İğne |
670 |
İlbade |
Bir çeşit
bayan elbisesinin üst kısmı |
671 |
İlehen |
Leğen |
672 |
İlenç |
Beddua
(yıldırımlara şeş gelesice) |
673 |
İlik |
Düğme |
674 |
İlimun |
Limon |
675 |
İlimun |
Leman |
676 |
İliya,
İleya |
Öyle ya,
değil mi? |
677 |
İlkin |
Önce |
678 |
İnce dalaz |
İnce
yapılı |
679 |
İntaap |
İltihap |
680 |
İpreem |
İbrahim |
681 |
İpti -
İpdin |
Önce |
682 |
İreçel -
ireçil |
Reçel |
683 |
İredo |
Radyo |
684 |
İreeme |
Rahime |
685 |
İreşide |
Raşide |
686 |
İrkilmek |
Ürkmek |
687 |
İsmineendigil |
İsmail
Efendigil |
688 |
İşlik |
Gömlek |
689 |
İşşiik |
Eşşek
(İpreem gölüü bi sula ge) |
690 |
İtişmek |
Sürekli
uğraşma |
691 |
İttireseği |
Göz
kenarında çıkan sivilce |
692 |
İvgün -
evgün |
Aceleci |
693 |
İysiran,
eysiran |
Hamur
kazıyıcı |
694 |
İzinneme,
İzinname |
Resmi
nikah |
695 |
Kabalak |
Ormanda
dere kenarında yetişen yenebilen bitki. Dolması yapılır. |
696 |
Kadak-gadak |
Çivi |
697 |
Kakırdak |
İç veya
kuyruk yağının sızdırıldıktan sonra geriye kalan posası |
698 |
Kakuç |
Zobanın
altını bi kakuçlayın |
699 |
Kamal |
Kemal |
700 |
Kanırmak -
Kanırtmak |
Zorlama,
Eğmek |
701 |
Kanlıca |
Kavuniçi
renkli yenen bir mantar cinsi |
702 |
Kanmak |
Susuzluk
anında içilen suya doymak |
703 |
Kaşıklaa
veya Gaşuklaa |
Tahtadan
yapilmis duvarlara asilan kasik koyma isine yarayan araçtir |
704 |
Katımuk |
Katılaşma |
705 |
Kavil -
gavil |
Söz |
706 |
Kazımuk |
Sütün
kaynadıktan sonra tencerenin dibindeki nefis tortu. |
707 |
Kedilik |
Evin, ahır
(dam) ile davar damı yanındaki boşluk |
708 |
Kelem |
Lahana |
709 |
Kelle |
Ekin
başağı |
710 |
Kelpetün |
Kerpeten |
711 |
Kemre,
kerme |
Hayvan
gübresi |
712 |
Kendürük |
Hamur
tahtasının altına konana deri |
713 |
Kendürük |
Tüyü
alınmış deri (Eskiden üzerinde bulgur yaparlardı) |
714 |
Keperük |
Kepeklenmiş |
715 |
Kerç etmek |
Darılmak |
716 |
Kerri,
doha, gah |
Öküzlere
söylenir |
717 |
Keseden
gitme |
Kısayol |
718 |
Kesek |
Topak |
719 |
Kesenden
gitme |
Kısayol |
720 |
Kesene |
Götürü
usulü |
721 |
Kesmük |
Düven
sürülüp ekin alındıktan ve çalkalandıktan sonra kalanlar |
722 |
Keş |
Topak
haline gelmiş kurutulmuş peynir. |
723 |
Kevgür |
Süzgeç |
724 |
Keyli |
Böyle |
725 |
Kıran |
Ölümcül
hayvan hastalığı |
726 |
Kırı gibi |
Eşşek gibi |
727 |
Kırıdak |
Urbayı
geyip hava atma |
728 |
Kırkma,
gırkma |
Traş etmek |
729 |
Kimipti |
Kim önce |
730 |
Kirellik |
Banyo |
731 |
Kiremüt |
Kiremit |
732 |
Kiren |
Kızılcık |
733 |
Kirez |
Kiraz |
734 |
Konak -
gonak |
Yemek
verme sırası |
735 |
Kotarmak |
Yemeği
tencereden boşalmak |
736 |
Köfür
köfür |
Sıcak
havada esen serin rüzgar |
737 |
Köm |
Gömme işi.
(neceetdünü kömdünüzmü=Necatiyi defnettiniz mi) |
738 |
Kömüş -
Camız |
Manda |
739 |
Kömüşboku |
Siyah
parlak cam tipli bir taş. |
740 |
Kösdek |
Bir
hayvanın otlaması için bir yere bağlanması |
741 |
Kösmek |
Vurmak |
742 |
Kösüle kal |
Büzülüp
kal |
743 |
Kösüre |
Kesici
aletleri bilemek için kullanılan yuvarlak bileyi taşı. |
744 |
Kösüre |
Kösele |
745 |
Köy
göçüren |
Ekinin
içinde yetişen zararlı ot. |
746 |
Köz |
Kızarmış
kömür |
747 |
Kuş
nasdiği |
Sapan |
748 |
Kuşene |
Küçük
tencere |
749 |
Kuzuluk |
Ocaklığın
altı. |
750 |
Külah |
Başlık,
bere |
751 |
Külçe |
Küçük
bazlama |
752 |
Küllük |
Hayvan
Gübresinin atıldığı yer. |
753 |
Külük |
Balyoz |
754 |
Künge |
Ufalmış ve
kurumuş hayvan dışkısı ve odun parçacıkları (ocakta yakılır) |
755 |
Kürtün |
Karın
rüzgarın etkisiyle biryeri doldurması |
756 |
Kürük |
Kulağı
kesilmiş. |
757 |
Küskü |
Kalın sopa
(kapı arkalarına dayamak için konulurdu) |
758 |
Küştüre |
Tahtanın
yüzünü düzelten alet |
759 |
Küt |
Ayakları
tutmayan |
760 |
Küt |
Felçli |
761 |
Küydelemek |
Fırlatmak
(yokardan aşşa küydeler atarın şindi) |
762 |
La oolum
düşümüşüvon |
Çocuğa
öğüt |
763 |
Lımbırtdak |
Yavaşdan -
usulca |
764 |
Macar |
Erkek
manda |
765 |
Madara
etme |
İstenmeyen
durum |
766 |
Madırga |
Usta
çekici |
767 |
Mal deynee |
Salak |
768 |
Malak |
Manda
yavrusu |
769 |
Malamak |
İneğin
böğürtüsü |
770 |
Mancar |
Yenilen
bir bitki, kavurması iyi olur |
771 |
Mane vemek |
Küçüseme
gibi - beğenmemek |
772 |
Mavu |
Mavi |
773 |
Mayasur |
Basur |
774 |
Mayha,
mahi |
Panayır |
775 |
Mayhoş |
Ekşi |
776 |
Mayıs |
Hayvan
gübresi - fışkısı |
777 |
Mayışmak |
Gevşemek |
778 |
Mazarat |
Yaramazlık
yapmak |
779 |
Meemet |
Mehmet |
780 |
Meersimemek |
Önemsememek |
781 |
Meh, me,
müh |
Al |
782 |
Memişga |
Pişmiş
hamura tereyağ şeker dökülüp yinü |
783 |
Menevre |
Yolunu
bulmak, işini bilmek |
784 |
Merdiman |
Merdiven |
785 |
Merkep |
Eşşek |
786 |
Meşakgat |
Zorluk ,
sıkıntı |
787 |
Met |
Çelik
çomak oyunu |
788 |
Meymenet |
Yüz şekli |
789 |
Meymenetsüz |
Lüzumsuz,işe
yaramaz |
790 |
Mezellik |
Mezarlık |
791 |
Mığhtar |
Muhtar |
792 |
Mındar |
Besmele
çekilmeden kesilen hayvan |
793 |
Mısdava |
Mustafa |
794 |
Mısga |
Muska |
795 |
Mısmıl |
Mundar
olmayan |
796 |
Mızıklama
- vızıklama |
Vaz geçme |
797 |
Mintan,
göynek, ilbade |
Gömlek |
798 |
Miti |
Ufak defek |
799 |
Motur |
Traktör |
800 |
Mucur |
Bir
ölçeğin dörtte biri |
801 |
Muğallak -
Muallak |
Ortada
kalmak |
802 |
Muhanet |
Muhtaç
olunan kişi (Yaradan merde de namerdede muhanet etmesin) |
803 |
Mukayet
olma |
Koruma |
804 |
Mutaç |
Muhtaç |
805 |
Muzur |
Yaramaz |
806 |
Münkür
gelmek |
İnkar
etmek |
807 |
Müsürüf |
Savurgan |
808 |
Müzevir |
İnatçı,
arabozan |
809 |
Naadan |
Hatır
yıkan |
810 |
Nacak |
Küçük
balta |
811 |
Nafıt-
Nofut |
Nohut |
812 |
Nakıs |
Aksi |
813 |
Namlı |
Tırpanla
biçilen ve sıralı bir şekilde yerde yatan ekin desteleri |
814 |
Nane |
Hata gibi
bir şey veya hafif kusur veya şakaletin. |
815 |
Navu bi
tasamusamu va |
Bişimi va |
816 |
Navu, neu |
Bişimi va |
817 |
Neciyet |
Naciye |
818 |
Neççen,
Netçeng |
Ne
yapacaksın. |
819 |
Needecen |
Ne
yapacaksın. |
820 |
Neediyon |
Ne
yapıyorsun |
821 |
Nembeen |
Ben
bilmiyorum |
822 |
Neminazım |
Doğrusu
- işine gelmez neminazım. |
823 |
Nesibetsüz |
Terbiyesiz |
824 |
Neşolsa |
Nasılolsa |
825 |
Neşşşt,
Heşt |
İneklere
söylenir (heşt, neyş, geşgeş) |
826 |
Nişabak |
İşaret |
827 |
Nobal |
Vebal |
828 |
Nodul |
Üngenderenin
ucunda bulunan ucu sivri çivi |
829 |
Nüzül |
Felç |
830 |
O takkada |
O dakikada |
831 |
Ocak |
Üfleyerek
iyileştirdiğine inanılan kişilere verilen ad. |
832 |
Ocak |
Bostanda
sebze ekilen bölümler. |
833 |
Ocaklık-
ocak |
Şömine |
834 |
Oğlanlık
olma |
Havale
geçirme |
835 |
Ok atma |
Pay etme |
836 |
Ok |
Kağnı ile
boyunuduruk arasındaki çatal ağaç |
837 |
Oklaaç |
Oklava |
838 |
Okutma |
Hocaya
gitme |
839 |
Oluk |
Çeşmeden
akan suyun toplandığı yer. |
840 |
Onaçça |
Düzgünce |
841 |
Onarmak |
Dövmek |
842 |
Onarmak |
Temizlemek
(Gadun kelliyi onardınmı) |
843 |
Onarmak |
Tamir
etmek |
844 |
Ondan
keyli |
Ondan
sonra |
845 |
Ondurmak |
İyi yönde
yardım |
846 |
Onmaduk |
Sonradan
görme |
847 |
Onmak |
İyi duruma
gelmek |
848 |
Ooşalamak |
Ovalamak |
849 |
Ordan aarı |
O taraftan |
850 |
Ortancıl |
Büyüğün
küçüğü |
851 |
Osmannı |
Ağır,
oturaklı, hatırlı, kadınlar için söylenir. |
852 |
Ossamanı |
İlkbahar |
853 |
Oşkiş |
Köpeği
kışkırtma, saldırtma sözü |
854 |
Otumacı |
Misafir |
855 |
Oturu
düşme |
Kendi
isteği ile kocaya kaçma |
856 |
Ovakıtları |
O zaman |
857 |
Oyulgama |
Yamayarak
dikmek |
858 |
Oyulgama |
Kabaca
dikme |
859 |
Ozamat |
O zaman |
860 |
Öbek |
Saman veya
ekin yığını |
861 |
Öcüt,
öncüt |
Borç |
862 |
Ödlek |
Korkak |
863 |
Öfelek,
efelek |
Geniş
yapraklı bir bitki, heryerde olur |
864 |
Öğülceme |
Kusacak
gibi olmak |
865 |
Öğürmek |
Hastalıktan
dolayı ksuma durumu |
866 |
Öğüt -
öğütme |
Midesi
alarak yeme. |
867 |
Öleme |
Saklambaç |
868 |
Öllüğün
körü |
Tersleme
sözü |
869 |
Öndüügün |
Önceki gün |
870 |
Öösger |
Rüzgar |
871 |
Örüklü |
Doldurup
taşırma |
872 |
Össehet -
Össahat - össeet |
Hemen |
873 |
Öteki ev |
Yan oda,
kışlık oda |
874 |
Ötürmek |
İshal
(genelikle hayvanlar için kullanılır ) |
875 |
Övüt |
Un öğütme |
876 |
Övüt |
Öğüt
vermek (nasihat etmek) |
877 |
Özemek |
Katı
yoğurdu su katıp kaşıkla karıştırmak |
878 |
Pala |
Kalın bez
örtü |
879 |
Pala |
Gösterişli |
880 |
Palta |
Balta |
881 |
Pat |
Ani |
882 |
Patoz |
Harman
makinası |
883 |
Pavkırmak |
Köpek
havlaması - veya çok sinirli bağırma (pavkurma lan) |
884 |
Pavluka |
Fabrika |
885 |
Payanda |
Desteklemek
amacıyla yanlardan dayanmış direk. |
886 |
Pazı |
Bir
bazlamalık hamur |
887 |
Pelese |
Çöplük
gibi yerler veya korkulabilecek yerler |
888 |
Pelit |
Meşe
palamudu |
889 |
Pesende |
Başkasının
emrine girmek, korunması altında olmak |
890 |
Peşit |
Peşin |
891 |
Peşkir |
Havlu |
892 |
Pey |
Peşinat |
893 |
Pırtı |
Kumaş |
894 |
Pıs -
pısmak |
Oturmak
veya saklanmak |
895 |
Pirşenbe |
Perşembe |
896 |
Pörtletmek |
Göznü
iyice açmak (gözünü pörtletme lan) |
897 |
Pöyrek |
Böbrek |
898 |
Pöyrek |
Beton Su
borusu |
899 |
Purç |
Ağaç
üzerindeki asalak ot (ökse otu) |
900 |
Pus |
Sis |
901 |
Pür |
Gürgen
dalı |
902 |
Pürçek |
Dağınık
Saç |
903 |
Püsküüt |
Bisküvi |
904 |
Ramuk,
Yamuk |
Traktör
Römorku |
905 |
Ruf |
Ruh |
906 |
Saar |
Sağır |
907 |
Saçı, saçu |
Düğünde
takılan takı veya başka malzemeler |
908 |
Sağmal |
Sağılan
hayvanlar için kullanılır |
909 |
Sal |
Gönder |
910 |
Sal, sal
tahtası |
Tabut
( Böbeler salımdan dutmasın ) |
911 |
Salım |
Salgın
hastalık |
912 |
Salım |
Giderleri
eşit paylaşım |
913 |
Salım |
Ortak
fayda sağlayacak bir iş içim para toplama |
914 |
Salma |
Para
toplama |
915 |
Samallık |
Samanlık |
916 |
Samut |
Sağır,
dilsiz |
917 |
Sapaladı |
Şaşırdı |
918 |
Saplı |
Kepçe |
919 |
Sargın-
sargun |
Dostluk |
920 |
Savsalamak |
Telaşlanmak |
921 |
Saya |
Avlunun
çatısı |
922 |
Saya |
Evlerin
girişinde bulunan ve ana bölümlere geçişi sağlayan bölüm |
923 |
Sayıntı |
Saygı |
924 |
Sehet |
Saat |
925 |
Seklem |
Yünden
yapılmış çuval |
926 |
Seme |
Sersem,
şaşkın |
927 |
Seme |
Uyku yeni
kalkmış hal. |
928 |
Sergen |
Raf |
929 |
Sergendegezen |
Fare |
930 |
Sergü |
Yıkanmış
tahılları kurutmak için kilim, hasır gibi örtülerin üzerine serilmesi |
931 |
Seydamet |
Seyyit
Ahmet |
932 |
Seyin |
Hüseyin |
933 |
Seyirtmek |
Koşmak |
934 |
Seyricek
Düşmek |
Bozulmaya
yüz tutan etin kurtlanmadan önce üzerindeki sinek yumurtaları |
935 |
Seytanım |
Seyyit
hanım |
936 |
Sıracalı |
Yaramaz |
937 |
Sıyır |
Sığır |
938 |
Sıyır
sıyır |
Yılanın
otların arasındaki sesi gibi. |
939 |
Sıyırmak -
sıyır |
Tabak veya
tencerinin dibini ekmeklemek veya bannaklamak. |
940 |
Sıyruk |
Deli gibi
bir şey. |
941 |
Silme |
Doldurma |
942 |
Sin sin |
Hıdırellez
veya düğünlerde ateşten atlama |
943 |
Sini |
Tepsi |
944 |
Sinmek |
Yağmurdan
garalatıya kaçmak |
945 |
Sinmek |
Elbiselerin
koku emmesi (anuu üsdüne duman sinmiş) |
946 |
Sinmek |
Saklanmak |
947 |
Sirke |
Bit veya
kene yavrusu |
948 |
Sirke |
Bildiğimiz
zalata veyahutda turşuya gonulu |
949 |
Siymek |
İşemek |
950 |
Soğuk guyu |
Lastik
ayakkabı |
951 |
Somun |
Ekmek |
952 |
Sorak |
Ekmek ve
şekerin çiğnenip tülbentte böbiye emzik niyetine verilmesi. |
953 |
Sordu |
Emdi,
bitirdi |
954 |
Sormak |
Hepsini
bitirmek |
955 |
Sorutma |
Şaşkın
bakma , dinelme |
956 |
Söbe (Söbe
suratlı) |
Oval |
957 |
Sömürme |
Kemiğin
iliğini emme gibi. |
958 |
Su
kavletmek |
Herhangi
bir yerin çarpma veya ezilme sonucu su toplaması |
959 |
Sumsuk |
Yumruk, |
960 |
Sundurmak |
Vermek.
Gizlice vermek |
961 |
Suruk,
Sırık |
Öküz arabasıynan
otneyi daşunukene, dengiyi sağlamak için kullanılan ağaç. |
962 |
Susa |
Yol |
963 |
Suvan,
soan - sovan |
Soğan |
964 |
Suya
bakıtma |
Hocaya
gitme |
965 |
Südüyutma |
Yoğurt
mayalama |
966 |
Sülüüketmek |
Her şeye
tenezzül etmek. |
967 |
Sümsük |
uyuşuk
davranan, miskin, aptal, mıymıntı, sünepe, pısırık |
968 |
Sürgüç |
Bulasik
yikamaya yarayan bez parçasi. |
969 |
Süsmek-süsüşme-süs-süsdü |
Toklu,
Teke, dana veya öküzlerin buynuzları ile dövüşmesi. yi süs'dü) |
970 |
Süt çalma
- yovurt çalma |
Yoğurt
mayalama |
971 |
Süydük |
Sidik |
972 |
Süzek |
Ağaç süt
süzgeci |
973 |
Şabapçı |
Yağcı -
yalaka |
974 |
Şak Şak |
Tespih |
975 |
Şak |
Bölünen
eşit parçadan birisi |
976 |
Şakkıdak |
Birdenbire |
977 |
Şalaman |
Yüze gülüp
arkadan atan |
978 |
Şallak |
Yalaka,
dönek veyahut yağcı |
979 |
Şapırtdak |
Hemen |
980 |
Şaplak |
Bir çeşit
sacda pişirilen yağlı ekmek |
981 |
Şaplak -
Şamar |
Tokat |
982 |
Şarpın-
Şarpun |
Eşarp |
983 |
Şavgu |
Yayılan
ışık |
984 |
Şavgu |
Şevki |
985 |
Şayaklamak |
Aranmak |
986 |
Şebit |
Yufkanın
saçta pişmiş hali |
987 |
Şerii
tahtan varsa |
Dinin
imanın varsa |
988 |
Şıklak |
Bir yerin
su toplaması (du bahıyın elin şıklak olmuş |
989 |
Şimşak |
Şimşek |
990 |
Şipirtdek |
Hızlıca |
991 |
Şirret |
Geçimsiz |
992 |
Şişek |
Büyük kuzu |
993 |
Şüyle
büyle yapma |
Şöyle
böyle |
994 |
Ta deyhora |
İşaret
etmek |
995 |
Taa |
Daha |
996 |
Taavit |
Tevfik
(gara tavitgil) |
997 |
Tafra |
Gurur |
998 |
Talla |
Tarla |
999 |
Tavsımak |
İyileşmek |
1000 |
Tavsımak |
Kurumaya
yüz tutmak |
1001 |
Tayır |
Tahir |
1002 |
Tayır
tayır |
Bir şeyi
sürüklemek veya kesmek |
1003 |
Taytı |
Birinin
peşine takılan, peşinden gelen |
1004 |
Tebelleş
olmak |
Olmadık
yere başkası ile kötülük için uğraşmak |
1005 |
Tecelli |
Kader |
1006 |
Teh |
Tüh, yazık |
1007 |
Tekavit -
Tekavüt |
Emekli |
1008 |
Tekne |
Hamur
yoğurulan tahta |
1009 |
Tekne çamı |
Asırlık
Çam Ağacı |
1010 |
Telbüz |
Aceleci |
1011 |
Telek |
Kanat |
1012 |
Teltük |
Sakar, El
becerisi iyi olmayan, her şeyi elinden düşüren, kırıp, döken |
1013 |
Temek |
Ahırdan
havan gübresinin atıldığı küçük pencere |
1014 |
Temin-
Demin |
Az önce |
1015 |
Temşüt |
Sahur |
1016 |
Tengellek |
Tekerlek,
yovallak |
1017 |
Tengil
Mengil |
Tepe takla
yuvarlanmak |
1018 |
Tepsirmek |
Kurumak |
1019 |
Tevatür |
Abartılı |
1020 |
Tez |
Çabuk |
1021 |
Tıkırdak -
Tıkuruk |
Koyunun
boynuna takılan küçük çan |
1022 |
Tıngırdak
- tıkıruk |
Hayvanların
boynuna bağlanan büyük zil |
1023 |
Tırkız,
tırgız, tırhuz |
Kapı
arkasına konulan direcen |
1024 |
Tırsmak |
Korkmak |
1025 |
Tıska |
Zayıf veya
sovanın güççüü |
1026 |
Tirit |
Burundan
akan sıvı |
1027 |
Tirit |
Bir çeşit
yemek |
1028 |
Tiyniyet |
Mizaç,
maya |
1029 |
Toğturadil |
Doktor
adil |
1030 |
Tohtur,
dokdur, toğtur. |
Doktor |
1031 |
Tokaç |
Çamaşır ve
yün yıkamaya yarayan ağaç alet. |
1032 |
Toklu |
Koç |
1033 |
Tokya |
Terlik |
1034 |
Tomafil,
tomofil |
Otomobil |
1035 |
Tomatis |
Domates |
1036 |
Tomatis |
Domates |
1037 |
Tombalak,
dombalak |
Şişman |
1038 |
Tonga -
Tongı |
Tuzak,
kapan, oyuna gelmek (tongıya düşdüm) |
1039 |
Tongra,
Tonra |
Kir |
1040 |
Toplayıcı |
Dilenci |
1041 |
Tosur
Tosur |
Kızgın bir
şekilde burnundan nefes alma verme |
1042 |
Tosurdaklı |
Ters adam |
1043 |
Törsengi |
Ters adam |
1044 |
Tuluk |
Peynir
küpü |
1045 |
Tuluk |
Tulum |
1046 |
Tuman -
Pantul |
Pantolon |
1047 |
Turfan - tufran |
Yayık |
1048 |
Turpan |
Tırpan |
1049 |
Tutacak |
Sıcak kabı
tutma bezi |
1050 |
Tutak |
Tencere
tava tutmaya yarayan bez |
1051 |
Tutam |
Avuca
sığan |
1052 |
Tünek |
Tavuk
kümesi |
1053 |
Tüytük |
Tiftik |
1054 |
Uğraşma |
Kızdırma |
1055 |
Uğraşma |
Meşgale |
1056 |
Uğunmak |
Sızlanmak,
bir yerin ağrıyıp sızlanılması |
1057 |
Upruk |
İbrik |
1058 |
Usdun -
Ustun |
Tavan |
1059 |
Usdurup |
Uygun |
1060 |
Uşak |
Çocuk (
bizim uşakla bu sene güze gelmedi) |
1061 |
Ut,
utlanmak |
Utanma |
1062 |
Uvvuç
, Uuuuç |
Üşüdüm |
1063 |
Uylaşduma |
Aralarını
bulmak. |
1064 |
Ücüra |
Kuytu- Kimsenin
gitmediği yer |
1065 |
Üç etek |
Yöresel
kıyafet |
1066 |
Üfer olmak |
Hastanın
titremesi (Uvvuç üfer oluyon üsdümörtün donuyon) |
1067 |
Üflük |
Islık |
1068 |
Üğünmek |
Acı içinde
gıvranma |
1069 |
Ümüğü
garimcelenmek |
Boğazına
birşeylerin düğümlenmesi veya çok bağırmak. |
1070 |
Ümük |
Gırtlak |
1071 |
Üngendere |
İnce uzun
değnek (öküzlere kullanılır) |
1072 |
Üren -ürdü
- ürmek |
Ulumak,
Havlamak . Zaar (köpek) zabaa gada ürdüye la uyutmadı. |
1073 |
Ürfet |
Rafet |
1074 |
Ürün |
Süt ve süt
ürünleri |
1075 |
Üsdaçuk |
Kamyon,
kamyonet |
1076 |
Ütmek |
Oyunda
kazanmak |
1077 |
Üvütlemek |
Ayırmak
seçmek |
1078 |
Üzülmek,
üzdüme |
Kopacak
hale gelmek (bannamı paltıya üzdürüvedüydümüne) |
1079 |
Va mı? |
Var mı? |
1080 |
Varıyon |
Geliyorum |
1081 |
Ve |
Ver |
1082 |
Velespit |
Bisiklet |
1083 |
Veram |
Verem |
1084 |
Verane |
Kullanılmayan
bakımsız yapı. |
1085 |
Vıngıdı, |
Çalgı |
1086 |
Vızırdamak |
Kendi
kendine konuşmak |
1087 |
Vızırtdak |
Aniden |
1088 |
Yalak |
Hayvanların
sıvı yiyecekleri yedikleri içi oyulmuş taş veya ağaç. |
1089 |
Yalamuk |
Çam
ağacının kabuğunun alt yenilen kısmı |
1090 |
Yalapdak -
yalapbıdak |
Çabucak
bitirme |
1091 |
Yalapşak |
Acele veya
yalandan |
1092 |
Yaldır
Yaldır - yıldır yıldır |
Temiz su |
1093 |
Yama |
Yokuş |
1094 |
Yama |
Ek |
1095 |
Yanaz |
Yaramaz,
geçimsiz |
1096 |
Yangabuz |
İnsani
yönü zayıf, insanlarla kolay ilişki kuramayan, geçimsiz |
1097 |
Yangun -
Yangınlık |
Aşık olma |
1098 |
Yanıllı |
Sırt
(yanıllına bi gazak al gavi geyinla üsdünü) |
1099 |
Yanşımak,
Yağşamak |
Konuşmak,
dertlenmek |
1100 |
Yantaşı |
Ocaklığın
iki kenarındaki taşlar |
1101 |
Yantiri |
Akıllı,
uyanık, kurnaz |
1102 |
Yarışma |
Koşmak |
1103 |
Yarpuz |
Dere
kenarında yetişen naneye benzer bir bitki. |
1104 |
Yarsımak |
İmrenmek,
özenmek, beğenmek |
1105 |
Yaruk
davul |
Şişman |
1106 |
Yaslaaç |
Hamur
açılan yassı tahta |
1107 |
Yaslağaç |
Üzerinde
hamur açılan kısa ayaklı masa biçimli araç. |
1108 |
Yaslı |
Yassı |
1109 |
Yaşmak |
Yemeni ile
yüzünü kapatma |
1110 |
Yavsu |
Bit veya
kene yavrusu |
1111 |
Yayak |
Yürüyerek |
1112 |
Yaylık |
Otlak, |
1113 |
Yaymak |
Otlatma |
1114 |
Yaymak |
Ekmek
yapmak, yufka ekmek açmak |
1115 |
Yaynukturma |
Yerinden
etme, (yayvrulu bir guşyuvasına elini sokarsan anası bitaa gelmez) |
1116 |
Yayuk |
Tereyağyapmıya
yarayan tahtadan yapılmış araç. Bknz. Turfan ;)) |
1117 |
Yazı |
Büyük
çayırlık, |
1118 |
Yazlık |
Evin
misafir odası |
1119 |
Yazmak |
Bazlama
hamurunu yaslağaçta hazırlayıp bekletmek |
1120 |
Yence,
yencelmek |
Hafif,
hafiflemek |
1121 |
Yeşilgan |
Yeşil
kertenkele |
1122 |
Yılar,
yular |
Hayvanın
başına geçirilerek çekilen urgan |
1123 |
Yıldır
Yıldır |
Fazla sulu
yemek |
1124 |
Yıldır
Yıldır |
Temiz su |
1125 |
Yılgun -
yılgın |
Bıkmak |
1126 |
Yılma |
Bıkma |
1127 |
Yırmık.
Yırmuk |
Yumruk, |
1128 |
Yıvın |
Ot veya
sap yığını |
1129 |
Yıvma |
Yığma |
1130 |
Yoğka,
yoğha |
İnce |
1131 |
Yovallak |
Yuvarlak |
1132 |
Yulanug
dolabı |
Yıkanma
Yeri |
1133 |
Yumak,
yunmak |
Yıkamak,
yıkanmak |
1134 |
Yuntu |
Bulaşık
suyu |
1135 |
Yunurmak |
Yoğurmak |
1136 |
Yüklü |
Hamile |
1137 |
Yüklük |
Yatak ve
yorganların yığıldığı yer. |
1138 |
Yüksünmek |
Çekememek |
1139 |
Yülütmek |
Traş etmek |
1140 |
Zaar |
Köpek |
1141 |
Zabısı |
Sahibi |
1142 |
Zağmak |
Yılan gibi
sessizce |
1143 |
Zahra |
Hayvan
yiyeceği. Saman, yem, ot. Zahire. |
1144 |
Zalatalık |
Salatalık |
1145 |
Zaldırakkı |
Dağınık
Hakkı |
1146 |
Zaldur
zuldur |
Dağınık |
1147 |
Zalha |
Zeliha |
1148 |
Zangıdı
zungudu |
Çalgılı
türkülü ortam - gürültü |
1149 |
Zati |
Zaten |
1150 |
Zeklenmek,
zevklenmek |
Dalga
geçmek |
1151 |
Zellet -
zelletli |
Lezzet -
lezzetli |
1152 |
Zere
-zeere diyom bende |
Belli ki
(zira) - belliydi |
1153 |
Zeregada |
Küçük-
Minik |
1154 |
Zerzavat |
Sebze
meyve |
1155 |
Zevda -
Zevdalanmak |
Aşık,
Sevdalanmak |
1156 |
Zevle -
zevli |
Boyunduruktan
öküzün çıkmaması için deliklere sokulan sopa. |
1157 |
Zevli |
Öküzlerin
boynuna takılan ve kağnı çekmeye yarayan uzun ağaç |
1158 |
Zevzek
zevzek |
Boş yere |
1159 |
Zıbarmak |
Zorla
uyumak |
1160 |
Zıkkımın
peki, hasbanın peki |
Kızınca
söylenir. Boğazda takılıp kalacak şey. |
1161 |
Zıngıldamak |
Yerinden
oynamak, Sallanmak |
1162 |
Zırtapoz |
Söz
dinlemez kimse |
1163 |
Zırtlan |
Çok
hareketli kişiler için biraz kızmaklı söylenir. |
1164 |
Zıtkı
sıyrılmak |
İlişkiyi
alakayı kesmek |
1165 |
Zıva,
zıvama |
Sıva,
sıvama |
1166 |
Zızdırmak
- sızdurmak |
Kuyruk
yağını eritip yağını çıkarmak. |
1167 |
Zibidi |
Başına
buyruk, parasız, |
1168 |
Zibidi |
Sevdiği
birinin çocuğuna söylenir. |
1169 |
Zilif |
Öne
dökülen saç |
1170 |
Ziv ziv |
Boğayı
ineğe salmak |
1171 |
Zivmek |
Sessizce |
1172 |
Zoba |
Soba |
1173 |
Zoldur
zoldur |
Sallana sallana |
1174 |
Zortlatma |
Zorlattırma. Eyibi
(Eyüp) daşı galduruken zortlatdudum. |
1175 |
Zottirik,
zartlak, zırtlan |
Hareketsiz
duramamak, sürekli hareket etmek |
1176 |
Zöldür -
Zaldır |
Uzun boylu |
|
Zunna |
Zurna |
Birkaç köy konuşma stili);
Go: koy
(keseri yerine go)
Go go
(sinirlenlenince): koy koy (gogaylı taplıyı yerine go diyon go go oynamala)
Golaa (koy
artık): yerine golaa paltıyı yerine gola! Elinden bi gazaa mazaa çıkımıkıvör.
Kimipti: kim
önce (kimipti gelüse ona bi gıdım cevüz verün)
Dokuma: ağzına
dokuduuumun bebesi
Boğaz karıncalanması:
La böbe saa ünniye ünniye ümüüm garimcedi
Süsmek: Yörün
la, öküz bebiyi süsdü
Ağdırmak: Haripleem
(halil İbrahim) gölüün (eşşek) üsdüne semeri ağduruve de oduna gidecem
Eskiden
ayakkabı yamanırken delik açmaya yarardı
Yımırtıyı
çıkla yemeyin ekmeenen yeng böbeler, gannınızı eyi doyurun
Apdılla mısdava
eyüdü şindi neminazım (doğrusu) - adama söyledik yapmadı, neminaazım
Zırtlan
(yaramaz) Hele Layn şu bebeye bak aynı zırtlan gibiyala